p-ISSN: 1306-696x | e-ISSN: 1307-7945
Cilt : 23 Sayı : 1 Yıl : 2025

Hızlı Arama

Scopus CiteScore SCImago Journal & Country Rank
Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Dergisi - Ulus Travma Acil Cerrahi Derg: 23 (1)
Cilt: 23  Sayı: 1 - Ocak 2017
DENEYSEL ÇALIŞMA
1. 
Doğal bir antioksidan olan protokateşuik asit sıçanlarda renal iskemi reperfüzyon hasarını azaltıyor mu?
Does protocatechuic acid, a natural antioxidant, reduce renal ischemia reperfusion injury in rats?
Melih Yüksel, Murat Yıldar, Murat Başbuğ, Faruk Çavdar, Öztekin Çıkman, Hasan Akşit, Figen Aslan, Dilek Akşit
PMID: 28261779  doi: 10.5505/tjtes.2016.20165  Sayfalar 1 - 6
AMAÇ: Protokateşuik asit (PCA) yeşil çay, fındık, badem başta olmak üzere birçok bitki, sebze ve meyvede yaygın olarak bulunan anti-oksidan özelliği olan basit bir fenol bileşiğidir. Bu çalışmada PCA’nın iskemi/reperfüzyon (IR) hasarı oluşturulan böbrekler üzerine olan etkilerini araştırmayı amaçladık.
GEREÇ VE YÖNTEM: Sprague-Dawley cinsi sıçanlar rastgele dört gruba ayrıldı: (1) Sham, (2) Renal IR (3) Renal IR + Vehicle (4) Renal IR + PCA. Renal IR hasarı sağ nefrektomi yapıldıktan sonra 45 dakika boyunca sol renal pedikül klemplenip sonrasında üç saat boyunca reperfüzyon yapılarak indüklendi. Tedavi edici olarak kullanılan PCA renal iskemiden hemen önce 80 mg/kg dozunda intraperitoneal olarak uygulandı. Protokateşuik asiti çözmek için araç olarak %33’lük polietilen glikol kullanıldı. Sıçanlar sakrifiye edildikten sonra alınan kan örmeklerinde ve böbrek dokusunda total antioksidan kapasite (TAS), malondialdehit (MDA), süperoksitdismutaz (SOD), tümör nekroz faktör alfa (TNF-α), interlökin-6 (IL-6) seviyesi ölçüldü. Böbrek doku örneklerinde histopatolojik incelemeler yapılarak histopatolojik skorlama elde edildi. Apoptotik hücreleri görüntülemek için terminal deoxynucleotidyltransferase-mediated dUTP digoxigenin nick-end-labeling (TUNEL) boyama yapıldı.
BULGULAR: Protokateşuik asitin serum MDA ve TNF-α ile böbrek MDA seviyelerini anlamlı olarak azalttığı, serum ve böbrek TAS ile SOD seviyelerini ise anlamlı olarak artırdığı görüldü. Histopatolojik skorlamanın PCA verilen grupta anlamlı olarak daha iyi idi.
TARTIŞMA: Oksidatif stresi ve renal iskemi reperfüzyon hasarını azalttığını ortaya koyduğumuz PCA, IR hasarına karşı etkili bir ajan olarak kullanılabilir.

2. 
Periferik sinir defektlerinin onarımında biyolojik tüp kullanımı ‘sinir dolması’
A biological tube technique for the repair of peripheral nerve defects using ‘stuffed nerves’
Sercan Çapkın, Mustafa Akhisaroğlu, Bekir Uğur Ergür, Ali Abdülkadir Bacakoğlu
PMID: 28261764  doi: 10.5505/tjtes.2016.89457  Sayfalar 7 - 14
AMAÇ: Periferik sinir defektlerinin onarımında ‘sinir dolması’ tekniği araştırıldı.
GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmada 21 adet Wistar Albino cinsi sıçan kullanıldı. Her grupta yedi sıçan olacak şekilde üç grup belirlendi. Tüm sıçanların siyatik sinirinde 10 mm’lik defekt oluşturuldu. Grup 1’de otojen sinir grefti ile, grup 2’de içi boş ven grefti ile, grup 3’de içi parçalanmış sinir ile doldurulmuş ven grefti ile onarım yapıldı. On ikinci haftanın sonunda aksonal rejenerasyonu değerlendirmek için elektrofizyolojik ve histomorfolojik analizler yapıldı.
BULGULAR: Latans süresi ve tepe-tepe potansiyelleri istatistiksel olarak karşılaştırıldığında grup 1 ve grup 3, grup 2 ve grup 3 arasındaki fark anlamsızdı. Grup 1’in latans süresi grup 2’den daha kısa ve tepe-tepe potansiyeli ise daha büyüktü. Aksonal rejenerasyonu değerlendirmek için; akson sayısı, akson çapı ve miyelin kılıf kalınlığı gruplar arasında karşılaştırıldı. Aksonal rejenerasyonun grup 1 ve grup 3’de benzer olduğu ayrıca grup 2’den daha iyi olduğu görüldü.
TARTIŞMA: Sinir dolması tekniğinin otojen sinir grefti ile benzer elektrofizyolojik ve histomorfolojik özellikler göstermesi otojen sinir greftinin bir alternatifi olabileceğini gösterdi.

KLINIK ÇALIŞMA
3. 
Doksanlı yaşlardaki hastalarda komplike kolorektal kanser: Acil durumda anastomoz yapmamak daha mı iyi?
Complicated colorectal cancer in nonagenarian patients: is it better not to perform anastomosis in emergency?
Belinda De Simone, Federico Coccolini, Luca Ansaloni, Antonio Tarasconi, Gianluca Baiocchi, Nereo Vettoretto, Peggy Joly, Marianne Ferron, Alessandro Pozzo, Lionel Charre, Salomone Di Saverio, Josephine Andrea Napoli, Ferdinando Agresta, Massimo Sartelli, Fausto Catena
PMID: 28261765  doi: 10.5505/tjtes.2016.77178  Sayfalar 15 - 22
AMAÇ: Kolorektal kanser (KRK) başlıca yaşlı kişilerin hastalığıdır. Doksanlı yaşlardaki hastalarda kanser cerrahlar ve onkologlar için etik bir ikilemi temsil eder. Bu hasta grubunda, komplike KRK’nin acil durumda tedavisi tartışılmaktadır. Kolorektal kanser komplikasyonları için acilen cerrahiye başvuran doksanlık hastalarda altı acil cerrahi bölümünün tedavideki deneyimlerini sunmak amacıyla bu geriye dönük çalışma yapıldı.
GEREÇ VE YÖNTEM: Ocak 2011 ile Haziran 2015 arasında komplike KRK için altı acil cerrahi kliniğinde yatırılan 90 yaş üstü hastalara ilişkin veriler geriye dönük olarak analiz edildi. Veriler bu amaca ilişkin veri tabanında toplandı. IBM SPSS 22 yazılımı kullanılarak istatistiksel analiz yapıldı ve istatistiksel anlamlılık düzeyi olarak p=0.05 belirlendi.
BULGULAR: Çalışma döneminde 90 yaş üstü 15 hasta komplike KRK için acilen cerrahi geçirdi. Olguların %52.63’ü kadın olup kadın/erkek oranı 1.11: 1 ve yaş ortalaması 92.52±1.49 yıl (dağılım: 90–97) idi. Ameliyat öncesinde ASA skoruyla cerrahi risk değerlendirildi. ASA skorları ≤3 ve >3 olan hastalar arasında hastane içi mortalitede istatistiksel açıdan hiçbir farklılık yoktu. Hastaların %31.57’sinde (6/19) primer anastomoz uygulandı. Bu hastaların tümü sağ kolon kanserinden etkilenmişti. Hastaların %63.15’ine (12/19) diversiyon stroması gerçekleştirildi. Sağ veya sol kolon kanser hastalar arasında ameliyat sonrası komplikasyonların insidansı arasında istatistiksel açıdan farklılık vardı (p=0.0498). Hastanede ortalama kalış süresi 12.87±6.31 (dağılım: 2–31). Hastanede mortalite oranı %21.05 (4/19 hasta) idi. İzlem sırasında genel sağkalım oranı %47.36 (9/19 hasta) idi.
TARTIŞMA: Etkilenmiş hastaların tümünde KRK’yi tedavi etmenin en iyi yöntemi elektif cerrahidir. Hastaların ameliyat öncesinde dikkatli seçimi ve değerlendirmesiyle 90 yaş üstü hastalarda KRK komplikasyonları için acil cerrahi mümkündür. Seçilmiş hastalarda tek evrelik cerrahi en iyi seçimdir. Peritonitli, güçsüz hastalarda, hemodinamik açıdan kararsız, anastomoz yeri kaçağı açısından yüksek risk taşıyan hastalarda iki–üç evreli cerrahi endikedir. Elektif cerrahiye geçiş olarak ve ilerlemiş neoplastik hastalıkta palyatif işlem olarak dekompresif stoma gerçekleştirilir. Acil durumlarda doksanlık hastalarda cerrahi riski, morbidite ve mortaliteyi azaltma açısından diversiyon stoması iyi bir cerrahi seçimdir. Bunu doğrulama için klinik randomize kontrollü çalışmalara gerek vardır.

4. 
Penetran kardiyak yaralanmalarda klinik sonuçları etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi: Tek merkez deneyimi
An evaluation of factors affecting clinical outcomes in penetrating cardiac injuries: A single center experience
Orhan Tezcan, Oguz Karahan, Celal Yavuz, Sinan Demirtaş, Ahmet Çalışkan, Binali Mavitaş
doi: 10.5505/tjtes.2016.95994  Sayfalar 23 - 28
AMAÇ: Penetran kalp yaralanmaları (PKY) yüksek ölümcül sonuçlara sahiptir. Bu nedenle, bu acil durumların yönetimi özellikle önemlidir. Bu çalışmada, PKY’de ölümü ve sakat kalmayı etkileyebilen ana faktörler araştırıldı.
GEREÇ VE YÖNTEM: Geriye dönük olarak son on yıl içerisinde PKY ile acil servise başvuran 112 hasta değerlendirildi. Demografik veriler, ilk müdahaleler, transfer süreleri ve durumları, hayati durum ve bulgular, yaralanma şekli, bölgesi, karakteristikleri ve uygulanan cerrahinin şekli kayıt edildi.
BULGULAR: Demografik veriler (yaş, cinsiyet, yaralanma sebebi) ölüm için anlamlı etken olarak bulunmadı. Erken mortalite (1 haftalık izlem süresi içerisinde) 14 (%12.5) hasta da gözlendi. Ayrıca, hastaneye transfer şekli (sağlık ekibi gözetiminde ambulansla veya gözetimsiz), transfer süresi, ilk gelişteki hayati bulgular (kan basıncı, ritim, solunum, bilinç), operasyon zamanlaması (elektif veya acil) ve ek organ yaralanması sağ kalım için önemli belirleyiciler olarak saptandı.
TARTIŞMA: Kalp yaralanmaları son derece ölümcül acil durumlardır. Sağ kalım için tecrübeli tıbbi yönetim önemlidir. Nitekim, temel ilk yardım yaklaşımları ve acil hastane transferi tecrübeli klinik yaklaşım kadar önemlidir.

5. 
Alvarado ve Ohmann skorlamaları apandisit tanısında ve enflamasyonun şiddetinde gerçek yol gösterici olabilir mi?
Should Alvarado and Ohmann scores be real indicators for diagnosis of appendicitis and severity of inflammation?
Eyüp Murat Yılmaz, Mücahit Kapçı, Sebahattin Çelik, Berke Manoğlu, Mücahit Avcil, Erkan Karacan
PMID: 28261767  doi: 10.5505/tjtes.2016.89894  Sayfalar 29 - 33
AMAÇ: Akut apandisit cerrahi kliniklerinde görülen en yaygın karın ağrısı sebeplerinden birisidir. Tanı kolay konulabilse de özellikle premenopozal kadınlar ve yaşlılarda karıştırılabilmektedir. Bu sebeple mevcut bazı skorlama sistemlerinin hastalığın kolay tanı konabilmesine ve hastalığın enflamasyon şiddetine yol göstermesine katkısını araştırmak istedik.
GEREÇ VE YÖNTEM: Akut apandisit tanısı konan toplam 105 hasta çalışmaya dahil edildi. Alvarado ve Ohmann skorlamaları yapılan hastalara ultrasonografi yapılıp apendektomi uygulandı. Ameliyatta “intraoperatif şiddet skorlaması” uygulandı ve bu skorlamaların birbiriyle korelasyonu, Alvarado ve Ohmann skorlarının akut apandisiti ön görmede önemi araştırıldı.
BULGULAR: Alvarado skoru ile, Ohmann skoru arasında pozitif yönde orta derecede korelasyon bulundu (r=0.508, p<0.001). Histopatolojik sonuçlara göre Alvarado skorunun akut apandisit tanısını ön görme oranı istatistiksel olarak anlamlı iken (p=0.027) Ohmann skorlamasının ön görme oranı istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.807). Ameliyatta şiddet skoruna bakıldığında ise, her iki skorun da ameliyat sırasında yapılan skorlama ile bağıntısı zayıf bulunurken Alvarado skorlaması ile intraoperatif şiddet skorlaması arasında anlamlılık saptandı (r=0.30, p=0.002). Ohmann skorlaması ile intraoperatif şiddet skorlaması arasında anlamlılık saptanmadı (r=0.09, p=0.384).
TARTIŞMA: Alvarado skorlaması akut apandisiti ön görme ve enflamasyon şiddeti hakkında fikir verebilirken, Ohmann skorlaması daha çok akut apandisiti dışlama konusunda fikir vermektedir.

6. 
Perkütan kolesistostomi: Yaşlı ve yüksek ASA skorlu akut kolesistitli hastalarda küratif tedavi yöntemi
Percutaneous cholecystostomy: A curative treatment modality forelderly & high ASA score acute cholecystitis patients
Hüseyin Kerem Tolan, Aslıhan Semiz Oysu, Fatih Başak, Ibrahim Atak, Mustafa Özbağrıaçık, Adnan Özpek, Mert Kaskal, Fikret Ezberci, Gürhan Baş
PMID: 28261768  doi: 10.5505/tjtes.2016.26053  Sayfalar 34 - 38
AMAÇ: Akut kolesistit (AC) genel cerrahların sık karşılaştığı acillerdendir. En uygun tedavi laparoskopik kolesistektomidir (LK); ancak yüksek morbidite ve mortalite riski nedeniyle cerrahi uygulanamayan hastalarda diğer tedavi yöntemleri uygulanabilir. Perkütan kolesistostomi (PK) bu alternatif yöntemlerden biridir. Yaşlı ve komorbid hastalıkları olan hastalarda acil cerrahi yapılamadığı durumlarda bu yöntem kullanılabilinir. Safra kesesinin drenajı ile enfeksiyon kontrol altına alınmaktadır. Perkütan kolesistostomi sonrasında, kolesistektomi daha uygun ve elektif koşullarda yapılabilir. Bu çalışmada yüksek riskli, yaşlı akut kolesistiti olan hastalardaki perkütan kolesistostomi deneyimlerimiz sunuldu.
GEREÇ VE YÖNTEM: Ocak 2011 ve ocak 2014 arasında hastanemizde PK uygulanmış tüm hastaların tıbbi kayıtları incelendi. Çalışmamıza hastanemiz kurulu tarafından onay verildi. Akut kolesistit tanısı ve derecelendirmesi için Tokyo ölçütleri kullanıldı. Perkütan kolesistostomi uygulama nedenleri; komorbiditeler, yaş veya semptomların süresi idi. Hastalara PK uygulama kararı kıdemli cerrah tarafından kar-zarar oranına bakılarak verildi. Tüm PK uygulamaları aynı girişimsel radyolog tarafından lokal anestezi ile ultrasonografi eşliğinde yapıldı.
BULGULAR: Toplam 40 PK işlemi belirtilen çalışma süresinde hastanemizde yapıldı. Hastaların 22’si (55%) erkek ve 18’i (45%) kadın; ortalama yaş 70.5 (dağılım, 52–87 yıl) idi. Perkütan kolesistostomi uygulanan hastaların tümünün ASA değeri 3 veya 4 olarak değerlendirildi. Perkütan kolesistostomi uygulamasının başarı oranı %100 ve komplikasyon oranı da 2.5% (n=1) idi. Drenler altı hafta yerinde tutuldu. Toplam 40 hastanın 16’sı (40%) takiplerinde dren çekildikten sonra ameliyat edildi. Ameliyatlardan sadece üçünde (18.8%) laparoskopiden açığa dönüldü. Kalan 23 (%57.5) hasta ise drenlerin çekilmesinden sonara ameliyat edilmeden takip edildi ve takiplerinde herhangi bir hastalık nüksü olmadı.
TARTIŞMA: Acil koşullarda AC ile gelen yaşlı, eşlik eden hastalıkları olan ve kötü genel durumu olan hastalarda LK yapılamadığında PK güvenli bir şekilde uygulanabilir. Drenin çekilmesi sonrasında uygun olan hastalarda LK kabul edilebilir %18.8 açığa dönme oranları ile elektif koşullarda yapılabilir.

7. 
Anevrizmal subaraknoid kanama, kafa travması ve sepsis hastalarının yoğun bakım tedavileri sırasında akut böbrek hasarı gelişimi ve etkileyen risk faktörlerinin incelenmesi
Evaluation of risk factors and development of acute kidney injury in aneurysmal subarachnoid hemorrhage, head injury, and severe sepsis/septic shock patients during ICU treatment
Ceren Kamar, Achmet Ali, Demet Altun, Gunseli Orhun, Akin Sabanci, Altay Sencer, Ibrahim Ozkan Akinci
doi: 10.5505/tjtes.2016.83451  Sayfalar 39 - 45
AMAÇ: Yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) takip edilen farklı hasta gruplarında akut böbrek hasarı (ABH) gelişimini inceleyen az çalışma bulunmaktadır. Çalışmamızda farklı yoğun bakım hasta gruplarında ABH gelişmesini ve bunda etkili risk faktörlerini incelemeyi amaçladık.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışma üç farklı YBÜ’de gerçekleştirildi ve AKI network (AKIN) sınıflandırmasına göre ABH oluşumu karşılaştırıldı. Travma, beyin cerrahi ve genel YBÜ’lerde yatan sırası ile kafa travması, anevrizmal subaraknoid kanama (aSAK) ve septik şok nedeniyle takip edilen 300 hasta ABH insidansı ve risk faktörleri açısından incelendi.
BULGULAR: Anevrizmal subaraknoid kanama grubunda serum kreatin değerine göre ABH gelişen hasta saptanmadı fakat volüm düzeltilmiş kreatinin değerine göre (VACr) hastaların %5’inde ABH geliştiği görüldü. AKI network sınıflandırması baz alındığında sepsis grubunda %76, kafa travması grubunda hastaların %20’sinde hem serum kreatin hemde VACr değerine göre ABH geliştiği görüldü ve sepsis grubunda ABH insidansı anlamlı oranda yüksek bulundu (p<0.001). Sadece vazopresör kullanımı sepsis ve kafa travması grubunda ABH gelişimi için risk faktörü olarak saptandı. Hastaların mortalite oranları aSAK, kafa travması ve sepsis grubu için sırası ile %8, %22 ve %42 saptandı. Vazopressör kullanımı ve ABH gelişmesi sepsis grubunda mortalite için risk faktörü olarak saptandı.
TARTIŞMA: Benzer özellikler ve risk faktörlerine rağmen aSAK hastalarında ABH daha nadir görülmektedir. Vazospazm tedavisi için uygulanan hipertansiyon, hipervolemi ve tuz kaybettirici sendrom sonucu oluşan poliüri aSAK hastalarında ABH gelişimden koruyan faktörler olabilir.

8. 
Nedeni bilinmeyen gastrointestinal sistem kanamalarda kapsül endoskopisinin acil servisteki yeri?
What is the clinical yield of capsule endoscopy in the management of obscure bleeding in emergency service?
Muhammed Zübeyr Üçüncü, Süleyman Bademler, Mehmet İlhan, Ali Fuat Kaan Gök, Filiz Akyüz, Recep Güloğlu
PMID: 28261770  doi: 10.5505/tjtes.2016.79360  Sayfalar 46 - 50
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı acilde nedeni bilinmeyen gastrointestinal (GİS) kanama tanısı ile yatırılarak takip edilen hastalarda kapsül endoskopisinin yerini irdelemek.
GEREÇ VE YÖNTEM: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Acil Cerrahi biriminde 1 Ocak 2007 ile 1 Haziran 2015 tarihleri arasında nedeni bilinmeyen aşikar GİS kanama tanısı ile takip edilen ve kapsül endoskopisi yaptığımız 38 hastanın verileri geriye dönük olarak incelendi.
BULGULAR: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Acil Cerrahi’de nedeni bilinmeyen GİS kanama tanısıyla takip edilen ve kapsül endoskopisi yapılabilen 38 hasta çalışmaya dahil edildi. On iki hasta kadın (%32) 26 hasta erkekti (%68). Ortalama yaş: 55.57 (20–88) idi. Dokuz hasta kan sulandırıcı ilaç kullanıyordu. 10 hasta yoğun bakımda takip edildi. Yedi hastaya anjiyo yapıldı aktif kanama saptanmadı. Kapsül endoskopisinde aktif kanama saptanan bir hastaya anjiyoembolizasyon yapıldı. Ortalama eritrosit süspansiyon replasmanı 20.7 ünite idi. On üç hasta kapsül endoskopisinde bulunan kanama odakları nedeniyle ameliyat edildi (%34). On bir hastaya çift balon endoskopisi yapıldı. Bunlardan beşine koterizasyon ikisine skleroterapi yapılarak müdahale edildi (%18). Dört hasta hayatını kaybetti. İki olgu kanama odağı saptanamadığı için bir olgu kolanjiyokarsinom nüksü nedeniyle bir olguda anastomoz kaçağı nedeniyle hayatını kaybetti. Bir olgu tekrar kanama nedeniyle hastaneye başvurdu. On dokuz hastaya kapsül endoskopisi bulgularına dayanılarak başarılı şekilde müdahale edildi (%50). Tanısal değer %78.9 olarak saptandı. Hastanede ortalama kalış süresi 32.68 (dağılım, 3–153 gün) idi.
TARTIŞMA: Kapsül endoskopisi kanama etiyolojisini saptamada etkindir. Acile başvuran hastalarda nedeni bilinmeyen kanamalarda radyolojik olarak obstrüksiyon bulunmayan olgularda ilk tercih edilecek yöntem kapsül endoskopi olmalıdır.

9. 
Tiner yanıklarının genel özellikleri: Tek merkezli bir çalışma
General characteristics of paint thinner burns: Single center experience
Mustafa Celalettin Haksal, Cağrı Tiryaki, Murat Burç Yazıcıoğlu, Murat Güven, Ali Çiftci, Osman Esen, Hamdi Taner Turgut, Abdullah Yıldırım
PMID: 28261771  doi: 10.5505/tjtes.2016.66178  Sayfalar 51 - 55
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı tinere bağlı yanıkları önlemek için bu yanıkların karakteristik özelliklerini incelemek ve risk faktörlerine olan farkındalığı artırmaktır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Tiner yanığı nedeniyle yanık ünitesine kabul edilen hastalar geriye dönük olarak tarandı, hastaların klinik kayıtları kapsamlı bir şekilde incelendi. Ortalama yaşları 27.79±11.49 (dağılım, 16–58 yaş) olan toplam 48 hasta (3 kadın, 45 erkek) çalışmaya alındı.
BULGULAR: Ortalama hastanede kalış süresi 30.25±27.11 (dağılım, 3–110) gündü, ortalama toplam yanık yüzey alanı %32.53±24.06 (dağılım, %3.0–90.0). Toplam 31 hastada yoğun bakım ünitesi ihtiyacı oldu. Tiner yanığı olan hastaların dokuzu kaybedildi (%18.8), geriye kalan 38 hasta tedavileri sonrasında taburcu edildi. Ana ölüm nedeni septisemi (n=7) ve respiratuvar yetersizlikti (n=6). Hastaların 12’sinde inhalasyon yanığı eşlik ediyordu, bunlardan altısı kaybedilmişti (%50). Septisemi (p=0.031) ve inhalasyon hasarı (p=0.01) varlığı açısından karşılaştırıldığında, kaybedilen veya taburcu edilen hastalar arasındaki farklar anlamlı idi.
TARTIŞMA: Tinerle temas, hızlı ve dikkatli tedaviler gerektiren çok ciddi klinik tablolara neden olabilen önemli bir yanık nedenidir. Klinisyenlerin bunun bilincinde olmalı, bu hasta grubunda inhalasyon yanığı ve sepsisin mortalitenin iki önemli nedeni olduğunu bilmelidir. Artan bilinçle önleyici tedbirler tanımlanabilir. Bu hasta grubunda mortalitenin azaltılması için daha fazla çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır.

10. 
Yaşlılarda fiziksel şiddet: Acil servise başvuruların analizi
Physical violence among elderly: analysis of admissions to an emergency department
Yasemin Kılıç Öztürk, Erhan Düzenli, Cem Karaali, Faruk Öztürk
PMID: 28261772  doi: 10.5505/tjtes.2016.90457  Sayfalar 56 - 60
AMAÇ: Fiziksel şiddet kurbanda travma, yaralanma, ağrı ve işlev kaybına yol açmaya yönelik güç uygulama sonucu oluşan ve en sık görülen şiddet türüdür. Türkiye için bu alanda öncü nitelikteki çalışmada fiziksel şiddete uğrayan yaşlıların sosyodemografik özelliklerin ve şiddet mekanizmasının incelenerek Türk toplumunda yaşlıya yönelik şiddetle savaş için alınabilecek önlemler araştırıldı.
GEREÇ VE YÖNTEM: Geriye dönük çalışmada Ocak 2012 ve Temmuz 2013 tarihleri arasında Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne darp nedeniyle başvuran 54 hastanın veri tabanı ve adli rapor kayıtları değerlendirildi.
BULGULAR: Darp tanılı 54 yaşlı hastanın 50’si (%92.4) erkekti. Olguların %55.6’sında (n=30) mükerrer darp tanımlandı. Mükerrer darp ve ateşli silah yaralanma sıklığı evde gerçekleştiği belirtilen olgularda anlamlı yüksek bulundu (p=0.006, p=0.007). Cerrahi gerektiren yaralanma sıklığı evde gerçekleşen darp olgularında daha sık görüldü (p=0.016).
TARTIŞMA: Ateşli silah yaralanması gibi ciddi yaralanmalar ve mükerrer darp olgularının hane içinde gerçekleşmesi darp nedeniyle başvuran yaşlıların koruma altına alınması gerektiğini göstermektedir.

11. 
Radyolojik ve klinik bulgulara rağmen sağ kolon divertiküllerinin tanısında cerrahi gerekli mi?
Is surgery necessary to confirm diagnosis of right-sided diverticulitis in spite of relevant clinical and radiological findings?
Erkan Yardimci, Mustafa Hasbahceci, Ufuk Oguz Idiz, Musa Atay, Huseyin Akbulut
PMID: 28261773  doi: 10.5505/tjtes.2016.51460  Sayfalar 61 - 65
AMAÇ: Batı toplumlarında sağ kolon divertikülleri nadir görülmektedir. Bu çalışmanın amacı bilgisayarlı tomografi ile tanısı konan sağ kolon divertiküllerinin konservatif tedavi ile sonuçlarını değerlendirmektir.
GEREÇ VE YÖNTEM: Şubat 2013 ile Aralık 2013 tarihleri arasında klinik ve radyolojik olarak sağ kolon ve çekal divertikülleri olan ve konservatif olarak tedavi edilen 12 hasta çalışmaya alındı. Demografik ve klinik veriler geriye dönük olarak değerlendirildi.
BULGULAR: Çalışmaya katılan kadın ve erkeklerin sayısı birbirine eşitti. Ortalama yaş 45.08±14.4 yıl idi. Hastaların hastaneye başvurmadan önce geçen süre 2.08±1.3 gün olup, en sık görülen semptom sağ alt kadran ağrısıydı (%72.7). On hastaya sadece abdominal tomografi çekilirken, iki hastaya hem abdominal tomografi hem de abdominal ultrasonografi çekilmişti. Ortalama hastanede yatış süresi 2.8±1.5 gün olup hastaların hepsi konservatif olarak tedavi edildi. Ortalama 8.2±5.6 aylık takipte hiçbir hastada nüks gözlenmedi.
TARTIŞMA: Komplike olmayan sağ kolon divertikülleri radyolojik olarak tanımlanabilir, bağırsakların istirahati ile birlikte antibiyotik tedavisi düşük nüks olanları ile tedavi seçeneği olarak kullanılabileceği gibi sonraki dönemlerde cerrahi gerekebileceği akılda tutulmalıdır.

12. 
Travmatik kanalikül kesi tamiri yapılan hastalarda anatomik ve fonksiyonel başarının değerlendirilmesi
Evaluation of anatomical and functional outcomes in patients undergoing repair of traumatic canalicular laceration
Hasan Aytoğan, Şeyda Karadeniz Uğurlu
PMID: 28261774  doi: 10.5505/tjtes.2016.65021  Sayfalar 66 - 71
AMAÇ: Tek taraflı kanaliküler kesi tamiri uygulanan hastalarda anatomik ve fonksiyonel başarıyı değerlendirmek.
GEREÇ VE YÖNTEM: 1 Ocak 2009 ile 31 Aralık 2014 tarihleri arasında tek cerrah tarafından kanalikül kesi tamiri yapılan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik verileri, travmanın zamanı ve etkeni, uygulanan cerrahi yöntem ve izlem süreleri kaydedildi. Hastaların sulanma yakınmaları cerrahi sonrası entübasyon tüpünün çıkarılmasını takiben en son kontrol muayenede Munk skorlamasına göre değerlendirildi. Gözyaşı yolunun açıklığı kanaliküler irigasyon ile incelendi.
BULGULAR: Tek taraflı kanaliküler kesi tamiri yapılan 41 hastanın (35 erkek, 6 kadın) ortalama yaşı 31.85±18.9 (sınırlar, 1–79) idi. Travma dağılımı indirekt-avülsif yaralanma %66 (n=27), direkt-penetran yaralanma %34 (n=14) şeklindeydi. Kesi yeri sol alt kanalikül %63.4 (n=26), sağ alt kanalikül %19.5 (n=8) sağ üst kanalikül %9.8 (n=4) ve sol üst kanalikül %7.3 (n=3)olarak saptandı. Kırk bir hastadan 10’una pigtai lprob ile bikanaliküler anüler entübasyon uygulanırken, 31 hastaya monokanaliküler entübasyon uygulandı. İzlem süresi ortalama 6±5.7 ay idi. Hastaların tümünde lavaj açık bulundu. Munk skoru hastaların tamamında grade 0 olarak belirlendi.
TARTIŞMA: Günümüzde mikrocerrahi yöntemlerle yapılan kanalikül kesi tamiri ile çok başarılı sonuçlar elde edilmektedir.

KISA RAPOR
13. 
Antikoagülan tedaviye bağlı meme hematomu
Anticoagulant-induced breast hematoma
Ebubekir Gündeş, Kamuran Cumhur Değer, Erdal Taşcı, Aziz Serkan Senger, Mustafa Duman
PMID: 28261775  doi: 10.5505/tjtes.2016.01657  Sayfalar 72 - 73
Tromboembolik olayların önlenmesinde yaygın olarak kullanılan varfarin en sık kullanılan oral antikoagülandır. Varfarine bağlı spontan meme hematomu oldukça nadiren görülen bir komplikasyondur. Varfarine bağlı memede hematom gelişmesi nadir bir durumdur.

OLGU SUNUMU
14. 
Nadir görülen ileus nedeni: Künt karın travması sonrası geç dönem gelişen jejunal striktür
A rare cause of ileus: late jejunal stricture following blunt abdominal trauma
Ulaş Aday, Ebubekir Gündeş, Kamuran Cumhur Değer, Hüseyin Çiyiltepe, Şükran Kayıpmaz, Mustafa Duman
PMID: 28261776  doi: 10.5505/tjtes.2016.06981  Sayfalar 74 - 76
Penetran olmayan karın travmalarına bağlı geç dönemde oluşan ince bağırsak striktürü nadir ileus nedenidir. Sıklıkla mezenterde oluşan minör travmaya bağlı bağırsak duvarındaki lokalize beslenme bozukluğunun sonucu olduğu düşünülmektedir. Laparoskopi tanı ve tedavi uygulamalarında artan oranlarda uygulanmaktadır. Künt karın travmasına bağlı intestinal stenozlarda tanının patolojik değerlendirme ile desteklenmesi gerekir.

15. 
Karaciğer içerisinde dikiş iğnesine ait olgu sunumu ve literatür derlemesi
Case of an intrahepatic sewing needle and review of the literature
Ozgür Bostanci, Ufuk Oguz Idiz, Muharrem Battal, Cemal Kaya, Mehmet Mihmanli
PMID: 28261777  doi: 10.5505/tjtes.2016.48995  Sayfalar 77 - 80
İntrahepatik yabanci cisimler nadir olarak gözlenir. Birçok olguda gastrointestinal kanaldan migrasyon ile karaciğere geçiş olmaktadır. Komplike olmayan intrahepatik yabanci cisimler cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulmadan takip edilebilirler. Komplike olmuş intrahepatik yabanci cisimlerde ise laparotomi veya laparoskopi ile cerrahi müdahaleye gerek duyulabilmektedir. Bu olgu sunumunda karaciğerde insidental olarak dikiş iğnesi saptanmış 22 yaşındaki kadın olgu komplikasyonu olmadığı için takibe alındı. Takipleri sırasında karın ağrısı ve aralıklı ateş şikayetleri gelişti. Laparoskopik olarak eksplore edilen hastada karaciğer sağ lob lateralinde hemen safra kesesi komşuluğunda bir ucu karaciğerden dışarıda olduğu gözlenen dikiş iğnesi laparoskopik grasper ile çıkarıldı. Bu olgu sunumu ile birlikte literatürde bulunan 23 benzer olgu da irdelendi.

16. 
Komplike kist hidatikte sıradışı bir tablo: Nekrotizan pankreatit
An unusual appearance of complicated hydatid cyst: necrotizing pancreatitis
Hasan Ediz Sıkar, Levent Kaptanoğlu, Metin Kement
PMID: 28261778  doi: 10.5505/tjtes.2016.26820  Sayfalar 81 - 83
Hidatik akut pankreatit nadir görülen ve her zaman akut ödematöz pankreatit olarak seyreden bir tablodur. Karaciğer kist hidatiğinin safra yollarına açılması ve papiller açıklığın hidatik membranlarla tıkanması olası mekanizmalardan biridir. Epigastrik ve sağ üst kadran ağrısı, bulantı, kusma şikayetiyle başvuran 49 yaşında erkek hastanın bilgisayarlı tomografi incelemesinde karaciğer sol lobunda 5x5 cm ebatlarında kistin safra yollarına açılarak nekrotizan pankreatite yol açtığı görüldü. Endoskopik retrograd kolanjiyopankreatikografi denemesinin başarısız olması nedeniyle hastada kistotomi, koledok eksplorasyonu, T-Tüp drenaj ve omentoplasti operasyonu tercih edildi. Nekrotizan pankreatit için ilave girişim yapılmadı. Klinik ve laboratuvar bulguları hızla düzelen hastada bir yıllık takip süresinde tekrar pankreatit gelişimi saptanmadı. Hidatik ödematöz ve nekrotizan pankreatit benzer kliniğe sahiptir, papillada bulunan tıkanıklığın ortadan kaldırılmasıyla iyileşme süreci hızlı ve sorunsuz olmaktadır.