1. | Aşil Tendon Rüptürlerinin Cerrahi Tedavisi: Açık ve Kapalı Yöntemlerin Tavşan Modeli Üzerinde Karşılaştırılması Surgical treatment of Achilles tendon ruptures: The comparison of open and percutaneous methods in a rabbit model. Güney Yılmaz, Mahmut Nedim Doral, Egemen Turhan, Gurhan Dönmez, Ahmet Özgür Atay, Defne KayaPMID: 25541841 doi: 10.5505/tjtes.2014.42716 Sayfalar 311 - 318 Amaç: Tavşan aşil tendon(AT) rüptürü modeli üzerinde açık ve perkütan yöntemlerin iyileşme özelliklerini araştırmak ve iki grup arasında histoljik, elektron mikroskopik ve biyomekanik bulguları karşılaştırmak. Gereç ve Yöntem: 26 adet tavşan her grupta 13 denek olacak şekilde rastlantısal olarak iki gruba ayrıldı.Tüm hayvanların sağ taraflarında AT'nin kalkaneusa yapışma bölgesinin 1.5cm proksimalinde küçük bir insizyondan perkütan aşil tenotomisi uygulandı. Bunnel tarzı dikiş kullanılarak birinci grup açık yöntemle ikinci grup ise perkütan yöntem ile tedavi edildi. 8 hafta sonunda tendonlar biyemekanik ve histolojik değerlendirme amacıyla çıkartıldı. Tendonlar, fibriler yoğunluk için elektron mikroskobisiyle ve tendon iyileşme skorlaması için ise ışık mikroskopisi ile değerlendirildi. Bulgular: Kesitler elektron mikroskopisi ile fibriler yoğunluk için değerlendirildiğinde perkütan grupta daha yoğun fibril yapısının olduğu görüldü. Tendon iyileşme skorları perkütan grupta daha düşük olmakla birlikte gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı(p=0.065). Ortalama tendon kopma kuvvetleri perkütan grupta 143.7±9.5 Newton(N), açık grupta 139.2±8.2N olarak ölçüldü. Aradaki fark anlamlı değildi(p=0.33) Sonuç: AT rüptürlerinde perkütan teknik en az açık teknik kadar iyi sonuçlar elde edilmesini sağlayabilir. Perkütan yöntemde tendon iyileşme dokusu daha iyi histolojik ve elektron mikroskopik bulgular gösterir. İki grup arasında erken dönemde biyomekanik olarak fark yoktur. Tendon iyileşmesine yardımcı olacak ve perkütan yöntemle beraber uygulanacak yeni yöntemlerin geliştirilmesi gelecek çalışmaların konusu olmalıdır. |
2. | The effects of Sildenafil in liver and kidney injury in a rat model of severe scald burn: A biochemical and histopathological study Ali Kağan Gökakın, Mustafa Atabey, Koksal Deveci, Enver Sancakdar, Mehmet Tuzcu, Cevdet Duger, Omer TopcuPMID: 25541842 doi: 10.5505/tjtes.2014.39586 Sayfalar 319 - 327 |
3. | Timokinon Deneysel Spinal Kord Yaralanmalı Ratlarda Spinal Kord Hasarını Azaltır Thymoquinone Attenuates Trauma Induced Spinal Cord Damage in an Animal Model Nilgün Üstün, Mustafa Aras, Tumay Ozgur, Hamdullah Suphi Bayraktar, Fatih Sefil, Raif Ozden, Abdullah Erman YagizPMID: 25541843 Sayfalar 328 - 332 Giriş: Spinal kord yaralanması (SKY) nörolojik bozukluk ve özürlülüğe yol açan en yıkıcı hastalık durumlarından biridir. Bu çalışmanın amacı deneysel SKY’lı ratlarda timokinonun (TQ) nöroprotektif etkilerinin histopatolojik olarak araştırılmasıdır. Materyal ve Metodlar: 24 adet erkek Wistar albino rat 4 gruba ayrıldı: kontrol grubu; SKY grubu; SKY ve 10 mg/kg/gün TQ verilen grup; SKY ve 30 mg/kg/gün TQ verilen grup. TQ intraperitoneal günde tek doz yaralanmadan 3 gün önce ve yaralanmayı takiben 4 gün olarak verildi. T8-T10 spinal segmentleri histopatolojik inceleme için alındı. Segmentler histopatolojik olarak hemoraji, spongioz ve likefaksiyon nekrozu açısından semikantitatif olarak analiz edildi. Bulgular: 10 mg/kg/gün TQ verilen SKY grubun spinal kord segmentlerinin histopatoljik incelemesinde anlamlı nöronal iyileşme saptanmazken (p=0.269), 30 mg/kg/gün TQ verilen SKY grubunda anlamlı düzeyde nöronal iyileşme saptandı (p=0.011). Sonuçlar: Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar TQ takviyesinin travmaya bağlı spinal kord hasarını azalttığını göstermektedir. Bu nedenle TQ travmatik SKY'da, nöroprotektif etkileri olabileceği için, dikkate alınmalıdır. |
4. | Fournier Gangreni: 120 Olgunun Değerlendirmesi ve Mortalite Prediktörleri Fournier's Gangrene: Review of 120 Patients and Predictors of Mortality Tuncay Yılmazlar, Özgen Işık, Ersin Öztürk, Ali Özer, Barış Gülcü, Ilker ErcanPMID: 25541844 Sayfalar 333 - 337 Amaç: Fournier gangreni (FG) acil ve agresif debridman gerektiren, yıkıcı ve potansiyel ölümcül bir hastalıktır. Bu çalışmanın amacı FG için mortalite prediktörlerini geniş bir kohortta araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: FG hastalarının prospektif olarak kaydedilmiş verileri derlendi. Demografik veriler, semptom süresi, Uludağ Fournier Gangreni Şiddet Skoru (UFGSI), yandaş hastalıklar [özellikle diabet(DM)], etiyoloji, debridman sayısı, stoma gereksinimi, yoğun bakım ve hastane yatış süresi, morbidite ve mortalite oranları değerlendirildi. Multivaryans analiz ile mortaliteye etkili faktörler belirlendi. Bulgular: Median yaşı 58(22-85) olan 120 hasta (81 erkek) çalışmaya dahil edildi. Median UFGSI skoru 9’du (1-30). Altmışdokuz hastada (%57.5) DM vardı. FG 59 hastada perianal, 52 hastada ürogenital ve 9 hastada cilt kaynaklıydı. Median debridman sayısı 3’tü (1-12) ve 31 hastada stoma açıldı. 48 hasta yoğun bakımda takip edilirken 25 hastada mekanik ventilasyon desteği gerekti. Toplam mortalite oranı %20.8’di. Multivaryans analizde UFGSI tek mortalite prediktörü olarak saptandı (p=0.001). UFGSI 9 veya daha yüksek olan hastalarda mortalite oranı 13.64 kez daha sıktı. Sonuç: FG acil cerrahi gerektiren ölümcül bir hastalıktır. UFGSI FG hastalarında mortalitenin etkin bir prediktörüdür. |
5. | Suriydeki Savaş Esnasinda Meydana Gelen Sivil Ölümler A Series Of Civilian Fatalities During The War In Syria Adnan Çelikel, Bekir Karaarslan, Dua Sümeyra Demirkıran, Cem Zeren, Muhammet Mustafa ArslanPMID: 25541845 doi: 10.5505/tjtes.2014.71173 Sayfalar 338 - 342 AMAÇ Tüm dünyada ateşli silah yaralanmaları nedeniyle meydana gelen ölümlerin önemli bir kısmını savaş esnasında meydana gelmektedir. Bu çalışmada Suriye’deki iç savaş nedeniyle ölen olguların demografik özellikleri ve yaralanma niteliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM Hatay merkezde 2012 Ocak-Aralık ayları arasında meydana gelen 321 adli ölüm olgusunun ölü muayene ve otopsi tutanakları retrospektif olarak incelendi. Suriye’de meydana gelen çatışmalar esnasında yaralanarak ölen 186 olgu çalışma kapsamına alındı. Doğal hastalık veya trafik kazası sonucu ölen 4 olgu çalışma dışı bırakılmıştır. BULGULAR Olgular en sık olguların 21-30 yaş aralığında olduğu (n: 73, %39,2), 20 yaş altındaki olgu oranının %21,5 (n: 40) olduğu belirlendi. Kadın olguların %68,8 (n=11) oranında 20 yaş altı çocuk ve ergenler olduğu görüldü. Olguların %67,2 (n: 125) oranında bombalama ve şarapnel etkisi ile %26,3’ünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması sonucu öldüğü belirlendi. SONUÇ Sonuç olarak; savaşta yaralanarak ölenlerin önemli bir bölümünün çocuk, kadın ve yaşlı kişiler olduğu görüldü. Yaralanma nitelik ve özellikleri silahsız sivillerin gözetilmeksizin yapılan saldırılar nedeniyle önemli insan hakları ihlalleri meydana gelmektedir. |
6. | The prognostic value of Pro-Calcitonin, CRP and thyroid hormones in secondary peritonitis;A single-center prospective study Idris Akcay, Alexis K. Okoh, Orcun Yalav, Ismail C. Eray, Ahmet Rencuzogullari, Kubilay Dalci, Hasan Elkan, Ali H. AlparslanPMID: 25541846 Sayfalar 343 - 352 |
7. | 2005-2011 yıllarında Aydın ilindeki trafik kazalarının özellikleri Features of Traffic Accidents Occurred in Aydin Province between 2005 and 2011 Musa Dirlik, Başak Çakır Bostancıoğlu, Tülay Elbek, Bedir Korkmaz, Füsun Çallak Kallem, Berk GünPMID: 25541847 Sayfalar 353 - 358 AMAÇ Bu çalışmada, ölü muayene veya otopsisi yapılan trafik kazalarının irdelenmesi amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM Adli nitelikli 1815 ölüm olgusu arasından, trafik kazası nedeniyle ölen 334 olgu seçilmiştir. Seçilen olgularda olay yeri, kaza türü, kazaya karışan araçların cinsi, yıllar, mevsimler, günler ve saatle ile olan ilişkisi, kurbanların trafikteki konumları, birlikte olan ortopedik yaralanmaları, otopsi yapılıp yapılmadığı ve ölüm nedenleri araştırılmıştır. BULGULAR Çalışmanın kapsadığı 1815 adli ölüm olgusunun %18.4’ünün ölüm sebebi trafik kazası idi. Olguların %84.1’i erkek ve E/K oranı 5.3/1 olduğu saptanmıştır. Kazaların en sık 109 (%32.6)’olgu ile yaz aylarında ve en çok tatil günlerinde olduğu saptandı., Araç dışı trafik kazalarının şehir içinde daha sık görüldüğü, ölümlü kazaların ise en çok yayalara çarpma sonucu meydana geldiği ve kazalarda otomobillerin birinci sırada olduğu saptandı. SONUÇ Trafik kazasına bağlı ölümlerin önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiği anlaşıldığından, trafik güvenliği eğitiminin güçlendirilmesi, trafik yönetim ve kontrol önlemlerinin artırılması gibi konulara verilen önemin arttırılarak devam etmesi uygun olacaktır. Anahtar sözcükler: trafik kazaları, adli tıp, otopsi. |
8. | Üçüncü basamak hastanede karaciğer travmalarının değerlendirilmesi: Retrospektif bir çalışma Evaluation of liver injury in a tertiary hospital: a retrospective study Ismail Bilgiç, Sibel Gelecek, Ali Emre Akgün, Mehmet Mahir ÖzmenPMID: 25541848 doi: 10.5505/tjtes.2014.22074 Sayfalar 359 - 365 Amaç: Abdominal travmalarda karaciğer en sık yaralanan organdır. Politravmatik bir hastada karaciğer yaralanması minör yaralanmalardan majör yaralanmalara kadar değişen bir şekilde etkilenebilir. Bu yaralanma derecesine göre morbidite ve mortaliteye katkıda bulunur. Bu çalışmanın amacı ameliyatta karaciğer yaralanması tespit edilen hastaların sonuçlarının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: 2005 ve 2013 yılları arasında, sadece cerrahi sırasında karaciğer hasarı tespit edilen 82 hasta retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik verileri, labaratuvar verileri, ameliyat bulguları ve yapılan ameliyatları incelendi. Hastalar iki gruba ayrıldı: mortalite grubu ve yaşayan hastalar grubu. Bulgular: Çalışmadaki erkek hasta sayısı 77 (%94), bayan hasta sayısı 5 (%6) olarak bulundu. Ortalama yaş 34 (17-90) idi. 15 (%18.3) hastada mortalite gözlendi. 34 (%41.5) hastada künt karın travması, 48 (%48.5) hastada penetran yaralanma mevcuttu. 47 (%57) hastada multitravma mevcuttu. 47 (%57) hastada 71 adet eşlik eden intraabdominal diğer organ yaralanmaları mevcuttu. Başvuru anında hemodinamik olarak 46 (%56.1) hasta stabil, 36 (%43.9) hasta unstabil idi. Başvuru anındaki AST, ALT, LDH, APTT, PT, INR ve kreatinin değerleri mortalite grubunda yaşayan hasta grubuna göre daha yüksek, fibrinojen ve trombosit sayısı ise daha düşük idi. Yorum: Hemodinamik instabilite, eşlik eden iskelet sistemi göğüs travması, başvuru anındaki yüksek APTT, PT, INR, AST, ALT, LDH ve düşük fibrinojen ve trombosit değerleri mortalite açısından prognostik faktörler olabilir. |
9. | Pilonidal Sinüs Apse Olgularında Erken Cerrahi (Unroofıng-Küretaj) İle Elektif Cerrahinin (Karydakis Flep Tekniği) Karşılaştırılması Comparison Of Early Surgery (Unroofing Curettage) And Elective Surgery (Karydakis Flap Technique) In Pilonidal Sinus Abscess Cases Burhan Hakan Kanat, Mehmet Buğra Bozan, Fatih Mehmet Yazar, Mesut Yur, Fatih Erol, Zeynep Özkan, Seyfi Emir, Aykut UrfalıoğluPMID: 25541849 doi: 10.5505/tjtes.2014.62547 Sayfalar 366 - 370 Amaç: Pilonidal sinüs apse olgularında erken (akut) dönemde uygulan lokal cerrahi müdahale (unroofıng-küretaj) ve sonrasında pansuman takibi ve sekonder iyileşme ile apsenin klasik tedavisini takiben (drenaj-antibiyoterapi) elektif şartlarda uygulanan cerrahinin (pilonidal sinüs eksizyonu ve karydakis flep uygulama) etkinlik ve başarısını karşılaştırmak. Gereç ve yöntem: Ocak 2012 ile Mart 2013 tarihleri arasında kliniğimizde pilonidal sinüs apsesi nedeniyle tedavi uygulanan hastaların verileri retrospektif olarak incelendi. Erken dönemde cerrahi uygulananlar Grup S, drenaj-antibiyoterapi sonrası elektif şartlarda cerrahi uygulananlar Grup K olarak belirlendi. Her iki gruptaki hastalar yaş, cinsiyet, komplikasyonlar, nüks oranları, iyileşme süreleri incelenerek karşılaştırıldı. Hastalar ortalama 14 ay takip edildi. Bulgular: Çalışmaya dâhil edilen 53 hastaları dağılımı Grup S (n=28) ve Grup K (n= 25) olduğu görüldü. Her iki grubun yaş ortalaması, cinsiyet dağılımı benzerdi ve komplikasyon gelişimi ve nüks açısından iki grup arasında anlamlı fark bulunmadı. Buna karşın tedavi süresi açısından arada istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p= 0.02). Sonuç: Drenaj-antibiyoterapi sonrası karydakis yöntemi daha kısa tedavi süresi ve yüksek hasta konforu nedeniyle akut pilonidal apse tedavisinde tercih edilebilecek bir yöntemdir. |
10. | Experience report of bladder injuries due to gunshot wounds in Syrian refugees Mehmet Inci, Ali Karakuş, Mehmet Murat Rifaioglu, Erhan Yengil, Nesrin Atçi, Ömer Akin, Kasım Tuzcu, Ahmet Kiper, Onur Demirbaş, Mustafa ŞahanPMID: 25541850 Sayfalar 371 - 375 |
11. | Geriatrik Hastalarda Akut Mezenterik İskemi Tanısında Multidedektör Anjiyo BT ve D-Dimer Kullanımı Multidetector Angio-CT and the Use of D-Dimer for the Diagnosis of Acute Mesenteric Ischemia in Geriatric Patients Burak Gün, Sadiye Yolcu, Vermi Değerli, Gökhan Elçin, Önnder Tomruk, Bülent Erdur, İsmet ParlakPMID: 25541851 Sayfalar 376 - 381 Amaç: Akut mezenter iskemi (AMİ) tanısında spesifik bir laboratuar yöntemi yoktur. Çalışmamızda AMİ şüphesinde yüksek maliyet ve yan etkilere sahip bir tanı yöntemi olan multi dedektör anjio BT öncesi D-dimer düzeyi bakılarak seçilmiş vakalarda bu tetkikin kullanımının uygunluğunu araştırdık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza 65 aş üzeri karın ağrılı hastalar dahil edildi. Acil servisimize başvuran toplam 676 hastanın 230’una (%34) D-dimer testi yapıldı. Anjiyo BT ile AMI tanısı konulan hastaların D-dimer düzeyleri değerlendirildi. Bulgular: Çalışmamızda AMİ tanısı olan hastalarda D-dimer %84,6 sensitif %47.9 spesifik bulunmuştur. BT ile AMİ tanısı konan hastaların %90,9’unda D-dimer yüksekliği ile AF birlikteliğini saptadık. Sonuç: AMİ’den iskemiden şüphelenilen kliniği net olmayan hastalarda D-dimer değeri 1000 ng/ml ve üzerinde AF’si olan hastalarda ise mezenter iskemiden şüphelenilmesi ve ileri tetkiğe gidilmesi faydalı olacaktır. |
12. | A shocking craniofacial penetrating injury by a steel bar Po Yuan Chen, Sheng Fa Yao, An Xiu Dai, Han Jung Chen, Kuo Wei WangPMID: 25541852 Sayfalar 382 - 384 |
13. | Fournier gangreni debridmanı sonrası devam eden izole penis nekrozunda parsiyel penektomi Partial penectomy after debridement of a Fournier’s Gangrene progressing with an isolated penile necrosis Fatih Akbulut, Onur Kucuktopcu, Erkan Sonmezay, Abdulmuttalip Simsek, Faruk Ozgor, Zafer Gokhan GurbuzPMID: 25541853 Sayfalar 385 - 388 Fournier Gangreni (FG) perine ve genital bölgenin nadir görülen ve sıklıkla kötü seyirli nekrotizan fasiitidir. Genellikle polimikrobial enfeksiyona bağlıdır. Acil olan bu durum sıklıkla yaşlı, diyabetik ve immun sistemi zayıf hastalarda görülür. Bu vaka sunumunda size FG'nin nadir bir formu olan izole glans penis tutulumu ile başvuran bir hasta sunacağız. 77 yaşında erkek hasta 5 gündür glans peniste ağrı ve siyah renk değişikliği ile başvurdu. Glans penisin muayenesinde belirgin eritem ve iltihabi akıntı mevcuttu ve görünümü FG ile uyumlu idi. Antibiyoterapisi başlanıp erken debridmanı yapıldı ancak takibin ilerleyen günlerinde nekrotik bölge kavernozal cisimlerin distaline doğru ilerledi. Hastaya parsiyel penektomi yapıldı. FG de izole penis tutulumu nadir olarak görülür ve uygun vakalarda zamanında parsiyel penektomi yapmak kalan penis boyutunu koruyup, hastalığın ilerlemesini önleyerek hayat kalitesini arttırabilir. |
14. | Gastrik Bezoarın Tomografik Yolculuğu Journey Of Gastric Phytobezoar Followed By Tomography Deniz Çebi Olgun, Yasemin Kayadibi, Osman Şimşek, Zekeriya KaradumanPMID: 25541854 Sayfalar 389 - 391 Fitobezoarlar nadiren intestinal tıkanıklığa yol açarlar. Genelde önceden geçirilmiş mide cerrahisi, diyabet veya ağız- diş problemi gibi predispozan sebepleri bulunan hastalarda saptanırlar. Biz bu olgu sunumumuzda gastrik bezoarın migrasyonu sebebiyle oluşan nadir bir intestinal tıkanıklık sebebini sunmayı amaçladık. |
15. | Successful treatment of a hepatic abscess that formed secondary to fish bone penetration by laparoscopic removal of the foreign body: report of a case Mehmet Nuri Koşar, İhsan Oruk, Murat Burç Yazıcıoğlu, Çiğdem Erol, Birgül ÇabukPMID: 25541855 Sayfalar 392 - 394 |