DIĞER | |
1. | Ön Sayfalar Front Matters Sayfalar I - IX |
DENEYSEL ÇALIŞMA | |
2. | Akut pankreatit modelinde sitokin ve kemokinlerdeki değişimler Changes in cytokines and chemokines in an acute pancreatitis model Erdem Kınacı, Mert Mahsuni Sevinc, Anil Demir, Emre Erdogan, Fatih Alper Ahlatci, Ufuk Oguz IdizPMID: 38634842 PMCID: PMC11065975 doi: 10.14744/tjtes.2024.18049 Sayfalar 229 - 235 AMAÇ: Akut pankreatitte gelişen inflamasyona sekonder immün yanıt, pankreatitin klinik seyrinde önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı pankreatit şiddetine göre çeşitli sitokin ve kemokinlerdeki değişiklikleri birlikte ortaya koymaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Yirmi bir adet Wistar dişi albino sıçan üç eşit gruba ayrıldı. Kontrol grubuna herhangi bir müdahale yapılmadı. Hafif ve şiddetli pankreatit gruplarına sırasıyla 50 µg/kg ve 80 µg/kg dozlarında beş saat boyunca saatte bir kez intraperitoneal cerulein uygulandı. Pankreatit gelişip gelişmediği ve varsa şiddet düzeyi sakrifikasyon sonrası histolojik değerlendirme ile doğrulandı. Tüm sıçanlardan kan örnekleri alındı ve IL-10, IFN-y, CXCL-1, MCP-1, TNF-a, GM-CSF, IL-18, IL-12p70, IL-1β, IL-17A, IL-33, IL-1α, IL-6 düzeylerine bakıldı. Ayrıca pankreas dokularının Schoenberg inflamasyon skorları da değerlendirildi. BULGULAR: Histopatolojik incelemeye göre çalışma gruplarının tüm vakalarında akut pankreatit modeli başarıyla sağlandı. Pankreatitli sıçanlarda CXCL-1, MCP-1 ve IL-6 parametrelerinin istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu, şiddetli pankreatitli sıçanlarda ise CXCL-1, MCP-1 ve IL-6 parametrelerinin istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu belirlendi. Korelasyon analizinde MCP-1 ve IL-6 pankreatit şiddeti ile orta düzeyde korelasyon göstermektedir. SONUÇ: CXCL-1, MCP-1 ve IL-6, pankreatit gelişimi ve seyrinin nasıl olacağını göstermede anlamlı görülmüştür. Bu sitokinlerin üretim ve etki yolakları akut pankreatitin medikal tedavisi için potansiyel hedefler olarak değerlendirilebilir. |
3. | Deneysel adeyon modelinde, entraabdominal borik asidin etkisi Effect of intra-abdominal boric acid in the experimental adhesion model Rıdvan Barkın Kabalar, Semra Tutcu Şahin, Semin AyhanPMID: 38634852 PMCID: PMC11065977 doi: 10.14744/tjtes.2024.77767 Sayfalar 236 - 241 AMAÇ: Bu çalışmada; batın cerrahilerinin giderek daha fazla sayıda yapılmasıyla sıklıkla karşılaşılan ve ciddi mortalite ile morbidite sebebi olan intraabdominal adezyonların azaltılabilmesi için; adezyon modeli oluşturulmuş ratlarda, %5 borik asit solüsyonu uygulamasının batın içi adezyon gelişimine etkisini araştırmak amaçlanmıştır. Borik asidin daha önce kanıtlanmış olan antiinflamatuvar, antioksidan ve antifibrotik etkileri ile intraabdominal adezyon gelişimini azaltacağı düşünülmüştür. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışma her biri 16 adet rat içeren 2 grupta (adezyon modeli oluşturulmuş kontrol grubu ve %5’lik borik asit solüsyonu uygulanmış deney grubu) yapıldı. Operasyon sonrası 14. günde ratlar sakrifiye edilip tekrar eksplore edildi ve gelişen adezyonlar makroskopik ve mikroskopik olarak değerlendirildi. Makroskopik ve mikroskobik skorlamalar sonucunda elde edilen veriler IBM SPSS Statistics 24 programında Mann-Whitney U testi ile değerlendirildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi “p<0.05” olarak belirlendi. BULGULAR: İstatistiksel veriler incelendiğinde borik asit uygulanan grupta adezyon gelişiminde makroskopik ve mikroskopik olarak anlamlı bir azalma olduğu görüldü (p<0.05). SONUÇ: Bu çalışmanın sonucunda; deneysel adezyon modelinde intraabdominal %5’ lik borik asit solüsyonu uygulamasının, postoperatif intraabdominal adezyonları azaltmada anlamlı etkiye sahip olabileceği gösterilmiştir. Bu etkinin borik asidin antiinflamatuvar, antioksidan ve antifibrotik etkilerinden kaynaklandığı öngörülmektedir. Bu çalışma, borik asidin intraabdominal adezyonları azaltma mekanizmasının ve ideal dozun araştırılması için öncü olacaktır. |
KLINIK ÇALIŞMA | |
4. | Akut kolesistit tanısında iskemik modifiye albümin, presepsin, delta nötrofil indeksi ve inflamatuar belirteçlerin rolü The role of ischemia-modified albumin, presepsin, delta neutrophil index, and inflammatory markers in diagnosing acute cholecystitis Muhammed Semih Gedik, Ali Ihsan Kilci, Hakan Hakkoymaz, Muhammed Seyithanoğlu, Muhammed Alperen Orakçı, Nuri Mehmet Basan, Arif Aksu, Ömer Faruk KüçükPMID: 38634849 PMCID: PMC11065968 doi: 10.14744/tjtes.2024.67520 Sayfalar 242 - 247 AMAÇ: Erişkinlerde akut kolesistit tanısında C-reaktif protein, prokalsitonin, tam kan sayımı parametreleri, delta nötrofil indeksi, iskemik modifiye albümin, presepsin, oksidatif stres göstergeleri gibi inflamasyon, oksidatif stres ve iskemi ile ilişkili belirteçlerin patolojideki yerini belirlemektir. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya acil serviste akut kolesistit tanısı alan hastalar ve sağlıklı kontrol grubu dahil edildi. Çalışmaya alınan hastalara rutin kan sayımı ve biyokimya tetkikleri yapıldı. İskemik modifiye albümin, presepsin ve oksidatif stres göstergelerini ölçmek için kan serumu kullanıldı. BULGULAR: Lökosit sayısı, nötrofil/lenfosit oranı, trombosit/lenfosit oranı, delta nötrofil indeksi, C-reaktif protein, prokalsitonin, iskemik modifiye albümin, iskemik modifiye albümin/albümin oranı, presepsin ve oksidatif stres göstergeleri değerleri akut kolesistit tanılı hastalar da kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak yüksek saptandı. SONUÇ: Nötrofil/lenfosit oranı, delta nötrofil indeksi, iskemik modifiye albümin, iskemik modifiye albümin/albümin oranı ve presepsin değerlerinin yüksek duyarlılık, özgüllük ve düşük negatiflik olasılığı oranları nedeniyle akut kolesistit tanısında yeni belirteçler olarak kullanılabileceğine inanıyoruz. |
5. | Akut ayak bileği burkulması olan hastalarda ayak bileği kinesio bantlamanın ağrı yönetimine etkisi The impact of ankle kinesio taping on pain management in patients with acute ankle sprain Ömer Faruk Karakoyun, Zeynep Nisa Karakoyun, Elif Aylin Yüce Yörük, Mustafa Buğra Coşkun, Yalçın GölcükPMID: 38634848 PMCID: PMC11065976 doi: 10.14744/tjtes.2024.55494 Sayfalar 248 - 253 AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, Acil Servis (AS) ortamında Akut Ayak Bileği Burkulması (AABB) olan hastalarda Kinezyotape (KT) uygulamasının destekleyici tedavi olarak etkinliğini değerlendirmektir. GEREÇ VE YÖNTEM: Üçüncü basamak bir AS'te prospektif yarı-rasgele kontrollü bir çalışma yapılmıştır. İzole stabil Grade 1 ve Grade 2 AABB tanısı konmuş erişkin hastalar dahil edildi. Hastalar, iki gruba ayrıldı: KT grubu, geleneksel tedaviye ek olarak KT uygulanan grup; kontrol grubu ise sadece geleneksel tedavi alan grup. Ağrı şiddeti, analjezik kullanımı ve hasta memnuniyeti değerlendirildi. BULGULAR: Her iki grup arasında başlangıçta ve 30. dakikada benzer ağrı düzeyleri bildirilirken, kontrol grubu 60. dakikada anlamlı ölçüde daha düşük ağrı düzeyleri bildirdi (sırasıyla p=.575, p=.437 ve p=.042). KT grubu, analjezik ilaç tüketiminde azalma ve daha yüksek hasta memnuniyet düzeyleri sergiledi (sırasıyla p<.001 ve p=.003). Lojistik regresyon analizi, 60. dakikada ağrı şiddetindeki farkın anlamını yitirdiğini, ancak analjezik kullanımı ve hasta memnuniyetinin anlamlı olduğunu ortaya koydu (sırasıyla p=.631, p=.003 ve p=.026). SONUÇ: KT uygulaması, destekleyici bir tedavi olarak, AS'teki AABB hastalarında analjezik ihtiyacını azaltabilir ve hasta memnuniyetini artırabilir. Uygulamanın etkinliğini doğrulamak ve standart AABB tedavi protokollerindeki yerini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. |
6. | Deprem sonrası hastaneye başvuran çocuk hastalarda pediatrik travma skoru ve pediatrik yaşa göre düzeltilmiş şok indeksinin değerlendirilmesi Evaluation of pediatric trauma score and pediatric age-adjusted shock index in pediatric patients admitted to the hospital after an earthquake Merve Misirlioglu, Mehmet Alakaya, Ali Ertug Arslankoylu, Gulcin Bozlu, Fatma Durak, Ali Delibas, Serra Surmeli Doven, Ozlem Tezol, Edanur Yesil, Feryal Karahan, Isa Killi, Mehtap AkcaPMID: 38634847 PMCID: PMC11065969 doi: 10.14744/tjtes.2024.47835 Sayfalar 254 - 262 BACKGROUND: In our earthquake-prone country, it is crucial to gather data from regional hospitals following earthquakes. This information is essential for preparing for future disasters and enhancing healthcare services for those affected by earthquakes. This study aimed to evaluate the Pediatric Trauma Score (PTS) and the Shock Index, Pediatric Age-Adjusted (SIPA), in children affected by earthquakes, to provide clinicians with insights into the severity of trauma and hemodynamic stability. METHODS: The study included patients admitted to our hospital's pediatric emergency service within the three weeks following the earthquake. We evaluated their age, sex, admission vital signs, mechanical ventilation requirements, development of crush syndrome, length of hospital stay, PTS, and SIPA. RESULTS: Our study included 176 children (89 females and 87 males) with trauma. Fifty-eight (32.95%) children had crush syndrome, and 87 (49.43%) were hospitalized. The median PTS was 10 (ranging from -3 to 12), and the median SIPA was 1.00 (ranging from 0.57 to 2.10). We observed a negative correlation between the time spent under debris and PTS (r=-0.228, p=0.002) and a positive correlation with the SIPA score (r=0.268, p<0.001). The time spent under debris (p<0.001) and SIPA score (p<0.001) were significantly higher in hospitalized children. PTS was significantly lower in hospitalized children than in others. A PTS cutoff point of 7.5, and a SIPA cutoff point of 1.05, predicted hospitalization in all children. Time spent under debris and SIPA were significantly higher in children with crush syndrome than in others (p<0.001). PTS at a cutoff point of 8.5 and SIPA at a cutoff point of 1.05 predicted crush syndrome in all children. CONCLUSION: PTS and SIPA are important practical scoring systems that can be used to predict the severity of trauma, hospitalization, crush syndrome, and the clinical course in pediatric patients admitted to the hospital due to earthquake trauma. |
7. | BT'de künt travmaya bağlı pankreas yaralanması: retropankreatik yağ dokusunun pankreas hasarını azaltmada etkisi varmı? Pancreatic injury due to blunt trauma on CT: does retropancreatic fat tissue reduce the severity of pancreatic injury? Vefa Cakmak, Duygu Herek, Alten Oskay, Gülay Gungör, Pinar Cakmak, Mert ÖzenPMID: 38634850 PMCID: PMC11065974 doi: 10.14744/tjtes.2024.60622 Sayfalar 263 - 270 AMAÇ: Künt karın travmasına bağlı pankreas yaralanmaları eşlik eden yaralanmalarla birlikte yüksek mortalite oranına sahiptir. Bu çalışmanın amacı, pankreas travmalı hastalarda retropankreatik yağ dokusu büyüklüğü ile pankreas ve komşu organ yaralanmalarının şiddeti arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Künt karın travması olan 34 hastanın (25 erkek, 9 kadın, 13-69 yaş) ve 34 kontrolün (28 erkek, 6 kadın, 15-66 yaş) bilgisayarlı tomografi görüntüleri (BT) retrospektif olarak tarandı. Pankreas gövdesinin arka tarafında yer alan retropankreatik yağ dokusunun alanı tüm hastalar için aksiyel düzlemde ölçüldü. Pankreas yaralanmasının derecesi yaralanma yeri, retropankreatik yağ dokusu alanı ve diğer organ yaralanma dereceleri açısından değerlendirildi. BULGULAR: Pankreas yaralanması 16 hastada (%23.5) baş kesiminde, dört hastada (%5.9) gövde kesiminde, 14 hastada (%20.6) kuyruk kesimi yerleşimliydi. Retropankreatik yağ alanı pankreas travmalı hastalarda, kontrollere göre anlamlı derecede düşük bulundu (<0.0001). Retropankreatik yağ alanının vertebral korpus alanının oranı, pankreas yaralanması olan ve olmayan hastalar arasında anlamlı farklılık gösterdi (p=0.014). SONUÇ: Retropankreatik yağ dokusu pankreas gövdesinin künt karın travmasından daha az etkilenmesini sağlar ve retropankreatik yağ dokusu miktarındaki artış daha düşük pankreas hasarı oranları ile ilişkilidir. |
8. | Geriatrik acil servis başvurularında Ottawa ayak bileği kurallarının rolü The role of Ottawa ankle rules in geriatric emergency department visits Avni Uygar Seyhan, Rohat Ak, Faruk Şimşek, Senem Ayvacı, Oğuzhan AçıkgözPMID: 38634845 PMCID: PMC11065971 doi: 10.14744/tjtes.2024.39240 Sayfalar 271 - 275 AMAÇ: Acil servis (AS) başvurularında ayak bileği yaralanmaları önemli bir yer tutmaktadır. Etkin bir tanı ve tedavi süreci, hastaların hızla iyileşmesi ve acil servislerdeki tıkanıklığın azaltılması için hayati öneme sahiptir. Bu çalışmanın amacı, acil servise başvuran geriatrik hastalarda Ottawa ayak bileği kurallarının (OAR) yeterliliğini ve etkinliğini değerlendirmektir. GEREÇ VE YÖNTEM: Şubat 2022-Kasım 2022 tarihleri arasında, izole ayak bileği yaralanması şikayetiyle acil servise başvuran 65 yaş ve üzeri 160 hasta (118 kadın, 42 erkek) çalışmaya dahil edilmiştir. OAR'nin sensitivitesi, spesifitesi, pozitif prediktif değeri ve negatif prediktif değeri hesaplandı. BULGULAR: Çalışmada, hastaların %37.5'inde fraktür tespit edilmiştir. OAR'nin sensitivitesi %98.33, spesifitesi %86, negatif prediktif değeri %98.85 ve pozitif prediktif değeri %80.82 olarak bulunmuştur. SONUÇ: Çalışma, OAR'nin geriatrik popülasyonda yüksek sensitiviteye sahip olduğunu, ancak spesifite ve pozitif prediktif değer açısından bazı sınırlılıklar gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu sonuçlar, geriatrik popülasyonda ayak bileği yaralanmalarının değerlendirilmesinde OAR'nin kullanımının etkinliğini desteklemekte, ancak aynı zamanda yanlış pozitif sonuçlar açısından dikkatli kullanılması gerektiğini göstermektedir. |
9. | Yüksek dereceli künt karaciğer yaralanmalarında mortaliteyi öngörmek mümkün mü? Tek travma merkezli çalışma Is it possible to predict mortality in patients with high-grade blunt liver injury? A single trauma center study Muhammed Kadir Yıldırak, Hanife Seyda Ulgur, Mert Gedik, Enes Sertkaya, Emre Furkan Kırkan, Fikret Ezberci, Hüseyin Kerem Tolan, Adnan ÖzpekPMID: 38634851 PMCID: PMC11065970 doi: 10.14744/tjtes.2024.60646 Sayfalar 276 - 284 AMAÇ: Künt karın travmaları tüm travma vakalarının önemli bir bölümünü oluşturur ve sıklıkla karaciğer yaralanmaları ile ilişkilidir. Yüksek dereceli künt karaciğer yaralanmaları ise günümüzde dahi hayatı tehdit eden klinik tablolara sebebiyet verebilmektedir. Bu nedenle daha yakın takip ve tedavi gerekecek kritik hastaların tanınması önem arz etmektedir. Bu minvalde mortaliteyi arttıran faktörlerin tespiti için bu hastalardaki deneyimimizi paylaşmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: 2008 ve 2023 yılları arasında acil kliniğinde künt travma sonrası grade 3 ve üzeri karaciğer yaralanması tanısı almış 38 hasta çalışmaya dahil edildi. Vefat eden 11 hasta 1. gruba alınırken, sağ kalan 27 hasta 2. gruba dahil edildi. Gruplar yaralanma mekanizması, görüntüleme sonuçları, glasgow koma skorları, travma şiddeti skorları, başvuru esnasındaki baz açığı, laktat ve pH değerleri yönünden karşılaştırıldı. Anlamlı fark olan parametrelerde eşik değeri bulmak için ROC analizi kullanıldı. BULGULAR: Karaciğer yaralanma derecesi ve ek abdominal organ yaralanma oranları 1. grupta anlamlı daha yüksekti (p<0.05). Ekstraabdominal organ yaralanması yönünden gruplar arasında fark yoktu (p>0.05). Eritrosit suspansiyonu ihtiyacı 1. grupta anlamlı daha yüksekti (p<0.05). Ortalama laktat ve baz açığı değerleri 1. grupta anlamlı daha yüksekti (p<0.05). Lökosit değerleri 1. grupta anlamlı daha düşük bulundu (p<0.05). SONUÇ: Baz açığı, hemoglobin, laktat, travma şiddeti skoru, karaciğer yaralanma derecesi, eşlik eden abdominal yaralanmalar ve eritrosit suspansiyon ihtiyacı artmış mortalite ile ilişkili bulunmuştur. Yukarıda belirtilen parametreler ile alakalı net eşik değerlerinin belirlenebilmesi için daha fazla veriye ve yayına ihtiyaç vardır. |
10. | Tehlikeli bir gelenek: Üçüncü basamak üç hastanede kutlama amaçlı ateşli silah kullanımına bağlı yaralanmaların retrospektif analizi A dangerous tradition: retrospective analysis of celebratory gunfire-related injuries in three tertiary hospitals Mustafa Ferudun Celikmen, Mustafa Cicek, Melih Imamoglu, Verda TunaligilPMID: 38634853 PMCID: PMC11065979 doi: 10.14744/tjtes.2024.98200 Sayfalar 285 - 289 AMAÇ: Kutlamalarda silahların havaya ateşlenmesi, kamu güvenliği için önemli riskler oluşturan bir gelenektir. Yorgun mermi yaralanması olarak isimlendirilen bu olay sonrası düşen bu mermiler yüksek hızlara ulaşabilir ve bir kişiye, hayvana veya eşyaya çarpması durumunda ciddi yaralanma veya ölüme neden olma potansiyeline sahip olabilir. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmanın amacı, 2014-2023 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde Türkiye'nin iki farklı kentindeki 3 farklı hastaneye başvuran kutlama amaçlı silah ateşine bağlı yaralanmaların (CGRI) retrospektif olarak tespit edilmesi ve sonuçlarının araştırılmasıdır. BULGULAR: Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi ve Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi'nden elde edilen veriler, 48 yorgun mermi yaralanması vakasını ortaya koydu; bu yaralıların %64.6'sını erkekler oluşturdu. 0-17 yaş arası çocuklar en çok etkilenen grup, baş-boyun-yüz bölgesi en sık yaralanan bölge iken, vakaların çoğunluğunun kırsal alanlarda gerçekleştiği belirlendi. Sekiz vaka (%16.7) ölümle sonuçlandı. Silahların ateşlenme nedenleri vakaların %43.8'inde belirlenemedi. SONUÇ: Sosyolojik olarak, bazı toplumlarda silah sahipliği prestij anlamına gelir ve genellikle düğünlerde kutlamalara yönelik silah kullanımını tetikler. Ancak bu gelenek, dünya çapında trajedilere yol açabilmektedir. Ruhsatsız silah kullanımını önlemek için daha sıkı düzenlemeler ve yasal altyapılara ihtiyaç vardır. Kutlamalarda ateşlenen silahların toplum olarak normal görülmesine karşı etkili bir mücadele için işbirlikçi çabalar hayati öneme sahiptir. Gelecekte yapılabilecek prospektif çalışmalar, CGRI insidansını kapsamlı bir şekilde değerlendirebilir ve kamu sağlığını korumak için önleyici stratejilerin belirlenmesinde rol alabililir. |
11. | Non-malign acil sol kolon cerrahisi: klinik sonuçlar ve komplikasyonlar üzerine etkili faktörlerin değerlendirilmesi Non-malignant left colon emergency surgery: evaluation of factors affecting clinical outcomes and complications Mehmet Sabri Çiftçi, Burak Uçaner, Mehmet Zeki BuldanlıPMID: 38634846 PMCID: PMC11065972 doi: 10.14744/tjtes.2024.40009 Sayfalar 290 - 296 AMAÇ: Acil kolorektal rezeksiyonlar genel cerrahi pratiğinde önemli yer tutmakta ve sol kolon yerleşimli patolojiler azımsanmayacak ölçüde görülmektedir. Çalışmamızda, benign etiyolojili izole sol kolon cerrahisi sonuçlarını klinikopatolojik ve biyokimyasal veriler üzerinden değerlendirmeyi amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Üçüncü basamak bir hastane genel cerrahi kliniğinde, Ocak 2017-Ocak 2022 tarihleri arasında malignite acilleri haricinde sol kolon cerrahisi yapılan hastaların, demografik, klinik ve laboratuvar verileri retrospektif olarak taranarak istatistiksel analizi yapıldı. BULGULAR: Çalışmaya dahil edilen 48 hastanın yaş ortalaması 56.9±16.4 yıl idi. En sık acil cerrahi endikasyonu komplike akut divertikülit idi (n=19, %39.6). En sık yapılan cerrahi teknik hartmann prosedürüydü (n=30, %62.5). Postoperatif morbidite ve mortalite (30 gün içinde) oranımız sırasıyla %27.1 ve %8.3 idi. İleri yaş (ortalama 65.4±15.8’e karşın 53.8±15.7, p=0.028), preoperatif vazopressör ajan kullanımı, daha düşük trombosit düzeyleri, hipoalbuminemi (<3 mg/dl) ve azotemi (üre>20 mg/dl) artmış postoperarif morbiditeyle ilişkiliydi. Komorbidite, American Society of Anesthesiologists (ASA) skoru, cerrahi teknik ve diğer klinik veriler ile postoperatif sonuçlar arasında istatistiksel anlamlılık bulunamadı. SONUÇ: Sol kolon patolojileri nedeniyle yapılan acil kolorektal cerrahide; yaşlı, böbrek fonksiyon anormalliği olan ve vazopressör kullanımı gerektiren hipotansif hastaların perioperatif süreçte kapsamlı değerlendirilmeleri gerekmektedir. |
12. | Subakut rehabilitasyon sürecinde depremzedelerin klinik özellikleri ve rehabilitasyon ihtiyaçları Clinical properties and rehabilitation needs of earthquake survivors in a subacute rehabilitation setting Emine Esra Bilir, Pinar Borman, Ayşe Merve Ata, Ebru Alemdaroğlu, Hatice Bodur, Burcu Yanık, Fatma Yurdakul, bilge kesikburun, Tuba Güler, Bedriye Başkan, Selami Akkuş, Oznur Uzun, Evren YaşarPMID: 38634844 PMCID: PMC11065973 doi: 10.14744/tjtes.2024.27553 Sayfalar 297 - 304 BACKGROUND: This descriptive analysis examines the victims of the February 6, 2023, earthquakes in Kahramanmaraş and Elbistan, Türkiye. It aims to detail the injury profiles related to neuro-musculoskeletal trauma, assess the rehabilitation needs of patients, and propose a comprehensive rehabilitation approach. METHODS: The study included patients injured in the Kahramanmaraş-centered earthquake on February 6, 2023, who were transported to our hospital based on their rehabilitation needs. Data from patients treated at our hospital were recorded retrospectively. This included demographic information, accompanying pathologies, laboratory findings, rehabilitation programs, and treatments received during their hospital stay. Statistical analyses were conducted to examine the data. RESULTS: A total of 141 patients with musculoskeletal injuries were admitted due to injuries sustained from the earthquake. The mean age of the participants was 39.76 years, with a slight female predominance (56.7%). The majority of patients sustained injuries while trapped under debris (90.1%), with an average duration of 10 hours under rubble. Fractures were the most common form of injury (53.2%), predominantly affecting the lower extremities. Peripheral nerve injuries were present in 41.1% of patients, and amputations were observed in 30.5%. Complications included compartment syndrome (46.1%), crush syndrome (36.2%), and various infections. Pain was prevalent among patients, with somatic pain being the most reported type. Individualized rehabilitation programs were implemented, incorporating physical therapy, wound care, pain management, and psychosocial support. CONCLUSION: This study highlights the critical rehabilitation needs of earthquake survivors and emphasizes the importance of early and comprehensive rehabilitation interventions. Multidisciplinary rehabilitation programs were crucial in addressing medical issues, functional limitations, and psychological challenges faced by the survivors. The findings contribute to a deeper understanding of earthquake-related injuries and underscore the significance of well-coordinated rehabilitation strategies in disaster responses. |
OLGU SUNUMU | |
13. | Ateşli silah yaralanması ve Deloyers prosedürü: vaka raporu ve literatür derlemesi Firearm injury and the Deloyers procedure: case report and literature review Cengiz CeylanPMID: 38634843 PMCID: PMC11065978 doi: 10.14744/tjtes.2024.20813 Sayfalar 305 - 308 Geniş kolon rezeksiyonları sonrasında kolorektal anastomoz yapmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle, sağ kolon transpozisyonu ile yapılan Deloyers prosedürü tanımlanmıştır. 2010-2023 yılları arasında yapılan Deloyers prosedürlerini inceleyerek, prosedürün hangi durumlarda uygulandığını ve erken ile geç dönem sonuçlarını tartışmayı amaçladık. Ateşli silah yaralanması sonucu sigmoid kolon, inen kolon, transvers kolon ve mezenterde büyük organ ve doku kaybı yaşayan 22 yaşındaki bir kadın hastada, hasar kontrol cerrahisini takiben restoratif cerrahide Deloyers prosedürü uygulandı. Çekum ve sağ kolonun mobilizasyonu sonrasında, ileokolik arter pedikülü üzerinde kraniokaudal yönde rotasyon yapıldı, ardından appendektomi gerçekleştirildi. Kolorektal anastomoz ise sirküler stapler ile oluşturuldu. Postoperatif takiplerde herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Postoperatif 14. günde hasta taburcu edilen hastanın barsak hareketleri 2.5 mg difenoksilat hidroklorür ve 0.025 mg atropin sülfat tedavisi ile günde 4 kezdi. 6 aylık izlemde, medikal tedaviye ihtiyaç duymaksızın barsak hareketleri günde 2'ye düştü. Geniş sol kolektomileri takiben hastaların fonksiyonel sonuçlarını düşünerek, düşük morbiditesi olan Deloyers prosedürü güvenle uygulanabilir. |