1. | Kafa Travmalarının Tarihçesi The History Of Head Trauma Ali İhsan Ökten, Önder OkaySayfalar 86 - 88 Makale Özeti | |
2. | SEPTİK SIÇANLARDA KARACİĞER GLUTATHİONE UPTAKE SİNTİGRAFİSİ SONUÇLARI RESULTS OF GLUTATHIONE UPTAKE SCANNING IN SEPTIC RATS A Erkan Ünal, M Hakan Çevikel, Hayati Akın, Yusuf DumanSayfalar 89 - 91 Sepsis, travma ve şok gibi kritik hastalıklarda immünosüpresyon, glutathione (GSH) yetmezliği ile birliktedir. Bu yüzden sepsiste karaciğer hedef organdır ve sepsiste hepatik GSH düzeyleri düşer. Bu çalışmada sepsis esnasında hepatik GSH düzeylerini Tc 99m GSH sintigrafisi ile inceledik. Sıçanlardaki sepsis, çekal ligasyon ve perforasyon yöntemi ile yapıldı. Sepsisten 24 saat sonra intrakardiak yolla Tc 99m GSH verildi ve hepatik GSH uptake sintigrafisi yapıldı. Sonucunda sepsiste hepatik GSH uptake'inde anlamlı bir değişiklik bulunamadı. |
3. | TORAKS CERRAHİSİNDE PROFİLAKTİK OLARAK KULLANILAN SEFTRİAKSONUN AKCİĞER DOKUSUNDA VE SERUMDA MİKTAR TAYİNİ THE UTILISATION OF PROPHYLACTIC CEFRIAXONE IN THORAX SURGERY AND THE DETERMINATION OF THE ANTIBIOTIC LEVEL IN LUNG TISSUE AND SERUM Habibe Erdeniz, Yılmaz Başar, Şükrü Dilege, Bülent Gürler, Göksel KalaycıSayfalar 92 - 94 Seftriaksonun toraks cerrahisindeki profilaktik değerini belirlemek amacı ile yapılan çalışmada 19 hasta incelenmiştir. Hastaların 17si akciğer kanseri, 1'i akciğer kist hidatik, 1 'i akciğer karsinoid Tm tanısı ile ameliyat edilmiştir. Hastalara ameliyat öncesi intravenöz olarak 1 gram seftriakson uygulanmıştır. Hastalardan ameliyat sırasında alınan kan ve akciğer dokularındaki antibiyotik düzeyi Bacillus subtilis ATCC 6633 suşu kullanarak agarda kuyu difüzyon yöntemi uyarınca standart eğriler ile karşılaştırmak suretiyle belirlenmiştir. Hastaların akciğer dokularında 12-53.6 µg/g, serumlarında 50.1-114.9 µg/ml seftriakson bulunduğu saptanmıştır. Elde edilen değerler birçok bakteriye karşı saptanan seftriakson MİK'larıdan daha yüksek bulunmuştur. Ameliyat sonrası hastaların klinik takibi sonucu hiçbirinde yara infeksiyonu ve ampiyem gelişmemiştir. Bu bulgular toraks cerrahisinde seftriakson proflaksisinin başarılı olduğu ve önerebileceği sonucunu vermiştir. |
4. | İSTANBUL İLİNDE ACİL YARDIM DÜZEYİ VE SORUNLARI KONUSUNDA SAPTAMA VE ÖNERİLER QUALITY OF EMERGENCY MEDICAL AID IN THE CITY OF ISTANBUL OBSERVATIONS, PROBLEMS AND SUGGESTIONS Korhan Taviloğlu, Cemalettin Ertekin, Ömer Türel, Kayıhan Günay, Recep Güloğlu, Mehmet KurtoğluSayfalar 95 - 100 Makale Özeti | |
5. | YANIK ÇOCUKLARIN BESLENMESİNDE ETKİN, GÜVENİLİR VE FİZYOLOJİK BİR YÖNTEM: ERKEN TÜP BESLENME AN EFFECTIVE, SAFE AND PHYSIOLOGIC METOD FOR NUTRITIONAL SUPPORT OF PEDIATRIC BURN PATIENT: EARLY TUBE NUTRITION Nazım Gümüş, Cemil Dalay, Emrah Arslan, Levent Göçenler, Kamuran KıvançSayfalar 101 - 103 Yanık sonrasında glikoneogenez, katabolizma ve bazal enerji harcaması artar. Çalışmamızda; 6 erkek 4 kız, toplam 10 çocuk yanık hastasında, yanık sonrası ilk 24 saat içinde tüp beslenmeye başlandı. Bu süre içinde ortalama 745 kcal beslenme solusyonu verildi. Ticari olarak hazırlanmış enteral beslenme solusyonları kullanıldı. Albumin düzeyi ve kilo takibi yapıldı. Beslenme desteği 20 gün boyunca beslenme pompası yardımı ile sürekli infüzyon şeklinde sürdürüldü. Hastalardan birinde albumin düzeyi 2.4 gr/dl seviyesine düştüğü için albumin replasmanı yapıldı. Diğer hastalarda albumin ihtiyacı olmadı. Hastaların %20'sinde 1250 gr kilo kaybı, %80'inde 450 gr ağırlık artışı gelişti. Ciddi komplikasyon görülmedi. Erken yeterli enteral beslenmenin yanık çocuk hastalarda kalori, protein, vitamin ve diğer besin elemanlarının karşılanmasında etkin, güvenli ve fizyolojik bir yöntem olduğu kanısına varıldı. |
6. | KAFA TRAVMASI KOMPLİKASYONLARINDA ERKEN CERRAHİNİN ÖNEMİ EARLY SURGERY IN THE MANAGEMENT OF HEAD TRAUMA COMPLICATIONS Bayram Çırak, Kamil Öğe, Mustafa Berker, Vural BertanSayfalar 104 - 107 Kafa travması günümüz nüroşirürji pratiğinin önde gelen morbidite ve mortalite sebeplerindendir. Epidural hematom, subdural hematom, intraserebral hematom ve çökme kırıkları kafa travmasının cerrahi ile tedavi edilebilir komplikasyonlarındandır. Kafa travması komplikasyonlarının erken tanı ve tedavisi hayati öneme sahiptir. Son yıllarda bazı yazılarda cerrahinin endikasyonları ve zamanlaması konusunda tartışmalar vardır. Bu çalışmada kliniğimize kafa travması tanısı ile başvurup cerrahi tedavi gören 346 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar iki ayrı grupda çalışıldı. Bir grupta ilk müdahale başka merkezde yapıldıktan sonra kliniğimize refere edilen hastalar diğer grupta ise travmadan sonra direkt kliniğimize başvuran hastalar değerlendirildi. Hastaların cerrahi tedavi gerektiren patolojilerinde travmadan cerrahiye kadar geçen sürede olan değişiklikler çalışıldı sonuçlar değerlendirildiğinde, başka bir merkezden kliniğimize refere edilen hastalarda cerrahiye kadar geçen sürede patolojinin büyüklüğünde değişiklik olması yada tabloya ek patolojiler eklenmesi ihtimali, direk kliniğimize başvuranlardan daha yüksek bulundu. Buna göre travmalı bir hastanın mümkün olan en kısa sürede gerçek tedavisinin yapılacağı bir merkeze ulaştırılması ve cerrahinin mümkün olan en kısa zamanda yapılması gerekmektedir. Yaralının ilk müdahale yapıldığı yerde gereksiz bir takım tetkik ve tedavilerle oyalanması, daha çabuk bir müdahale ile hayat kurtarıcı olabilecek işlemlerin yapılmasına ve bunların yapılacağı yere ulaşmasının gecikmesine sebep olacaktır. |
7. | STERNUM FRAKTÜRÜ OLUŞUMUNDA EMNİYET KEMERİNİN ROLÜ THE ROLE OF SEAT-BELTS ON STERNUM FRACTURES İlhami Solak, Murat Sözbilen, Yamaç Erhan, Aynur SolakSayfalar 108 - 110 1995 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi'ne kabul edilen hastalar içinde 23 sternum fraktürlü olgu saptandı. Bunların 21'inin trafik kazası sonucu geliştiği ve bu 21 hastadan 15'inde (%71) ise emniyet kemeri nedeniyle sternum fraktürü meydana geldiği saptandı. Bu hastalarda hayatı tehdit eden yandaş yaralanmaların olmadığı, ortalama hastanede kalış süresinin iki gün olduğu ve hepsinin komplikasyonsuz olarak taburcu edildikleri belirlendi. Emniyet kemerlerinin hayat kurtarıcı, buna karşın sternum fraktürü gibi hayatı daha az tehdit edici bazı yaralanmalara neden olduğu gözlendi. |
8. | TRAVMATİK HASTALARDA WHİPPLE PROSEDÜRÜ: ÜÇ OLGUNUN SUNUMU WHIPPLE PROCEDURE TRAUMATIC PATIENTS: THE PRESENTATION OF THREE CASES Gülay Dalkılıç, Mustafa Öncel, Selahattin Vural, Hakan Acar, Ergin OlcaySayfalar 111 - 115 Pankreasın anatomik yeri,eşlik eden diğer organ yaralanmaları ve klinik görünüme bağlı olarak kolayca gözden kaçabilmesi sebebiyle pankreas yaralanmaları önemi ölçüsünde dikkati çekmemektedir. Aslında künt ve penetran batın travmalarında pankreas yaralanması nisbeten daha az olmasına karşın nadirde değildir. Bu yaralanmalarda cerrahi tedavi çok geniş bir yelpaze oluşturmaktadır ve % 2-3'ünde travma ağırlığı sebebiyle Whipple prosedürü gerekmektedir. Bu yazımızda künt ve penetran travma sebebiyle hastanemize başvuran ve grade 5 pankreas rüptürü nedeniyle Whipple prosedürü uygulanan üç olgu sunumuna yer verilmiştir. Hastalar yandaş travmaları, postoperatif komplikasyonlar, sağkalım açısından incelenmiştir. |
9. | PENETRAN KALP YARALANMALI 34 OLGUNUN ANALİZİ PENETRATING HEART WOUNDS: AN ANALYSIS OF 34 CASES Hakan Acar, Selahattin Vural, Mustafa Öncel, Gülay Dalkılıç, Ergin OlcaySayfalar 116 - 119 Hastanemiz genel cerrahi kliniklerinde 1989-1996 yılları arasında opere edilen penetre kalp yaralanmalı 34 olgu değerlendirildi. Yaralanma nedeni 32 olguda kesici-delici alet, 2 olguda ateşli silah yaralanması idi. Klinik olarak grup 1 ve II'deki 11 hasta hızlı resüsitasyonla birlikte hızlı torakotomi yapıldı. Eks olan 2 olgumuz dışındaki tüm olgularımızda kalbe penetre tek yaralanma vardı. En çok sağ ventrikül yaralanması ile karşılaşıldı. Tüm olgular kardioraphie ile tamir edildi ve perikard açık bırakıldı. Morbidite oranımız %22 mortalite oranımız % 6 olarak gerçekleşti. Yaralanmaların çoğunun kesici-delici alet ile olması, kompleks yaralanma oranının düşük olması ve hastaların ülkemiz koşullarına göre kısa sayılabilecek sürede acil servise ulaştırılmaları nedeniyle mortalitemizin düşük gerçekleştiğine inanıyoruz. |
10. | KÜNT TORAKS TRAVMALI ÇOCUKLARDAKİ TEDAVİ SONUÇLARIMIZ RESULTS OF BLUNT THORACIC TRAUMA MANAGEMENT IN CHILDREN Nizamettin Kılıç, İrfan Kırıştıoğlu, Turgut Türkel, Arif Nuri Gürpınar, Hasan DoğruyolSayfalar 120 - 123 Son 5 yıl içerisinde 60 pediatrik olgu künt toraks travması (KTT) nedeniyle acil polikliniğimize müracaat ettirilmiştir. Serimizde karşılaşılan yaralanma mekanizmalarının sıklık sırası şöyledir: Araç dışı trafik kazası (%55), araç içi trafik kazası (%30), düşme (% 13) ve ezilmelidir (%2). En sık karşılaşılan intratorasik yaralanmalar; pulmoner kontüzyon (%50), multipl yaralanmalar (%20), pnömotoraks (%7), hemotoraks (%7), ana bronş rüptürü (%5), diafragma rüptürü (%5) ve izole kot fraktürüdür (%5). İlave sistem yaralanması olan olguların ortalama pediatrik travma skoru (PTS); izole KTT olgularının ortalama PTS değerinden daha küçüktür. Aynı şekilde hastanede kalış süresinde de, ilave sistem yaralanmaları olan olgularda önemli artış görülmektedir. Hastaların % 10'u entübe edilerek yoğun bakım ünitesine yatırılmış ve ortalama 5.8 gün mekanik solunum desteği uygulanmıştır. KTT lı olgularımızdaki ortalama mortalite oranı %3 olarak saptanmıştır. |
11. | TRAKEA VE ÖZEFAGUSUN ATEŞLİ SİLAH İLE EŞZAMANLI YARALANMALARI COMBINED GUNSHOT WOUNDS OF TRACHEA AND ESOPHAGUS İlhan İnci, Cemal Özçelik, Refik Ülkü, Nesimi Eren, Gökalp ÖzgenSayfalar 124 - 127 Eş zamanlı trakea ve özefagus yaralanması olan olgular trakeoözefageal fistül, özefagus kaçağı, pnömoni ve mediastinel abse gibi majör komplikasyonların gelişebileceği risk altında olan olgulardır. Ocak 1980 Mayıs 1997 tarihleri arasında kliniğimizde 23 trakeobronşial yaralanma olgusu tedavi edilmiştir. Bu olguların 7'sinde (%30.4) eş zamanlı trakea ve servikal özefagus yaralanması vardı. Tüm olgularda etken ateşli silah yaralanması idi. Özefagus yaralanması tanısı 5 olguda özefagografi, 2 olguda ise cerrahi eksplorasyon sırasında kondu. Olguların yaralanma ile cerrahi tedavileri arasında geçen süre ortalama 30 saat (6 saat ile 48 saat arası) idi. Olguların tümüne oblik servikal insizyon (anterior sternokleidomastoid insizyon) ile yaklaşıldı. Özefagus yaralanması için 3 olguda sadece drenaj, 3 olguda iki tabaka primer onarım ve drenaj ve 1 olguda ise servikal T-tüp özefagostomi + totale yakın servikal özefageal eksklüzyon uygulandı. Trakea onarımı tek tek, tek tabaka olarak polypropylene veya polyglycolic acid sütür kullanılarak yapıldı. Tüm olgulara geniş spektrumlu antibiotik verildi. Eşlik eden yaralanmalar pnömotoraks (n=3), hemotoraks (n=2), hemopnömotoraks (n=2), larinks (n=1) ve n.laryngeus inferior (n=1) idi. Larinks yaralanması olan olguya yaygın hasar nedeniyle kalıcı trakeostomi yapıldı. Postoperatif servikal özefageal kaçak (n=1), trakeoözefageal fistül (n=1), özefageal stenoz (n=1) ve pnömoni (n = 1) serimizdeki komplikasyonları oluşturdu. Serimizde mortalite oranı %42.8 (3 olgu) dir: Bu üç olguyu sepsis nedeniyle kaybettik. Tüm seri için hastane kalış süresi 5 ile 99 gün arasında olup ortalama 36.8 gün idi. Komplikasyon sayısı trakea ve özefagus yaralanmalarının erken tanı ve tedavileri ile azaltılabilir. Özellikle trakeal onarımın tehlikeye atılmaması ve trakeoözefageal fistül gelişimini önlemek için her iki yaralanmanın onarımı bittikten sonra yaralanma zamanı ve cerrahi onarım arasındaki geçen süreye bakılmaksızın canlı bir doku flebi, sternokleidomastoid adele ilk seçenek olmak üzere konulmalıdır. |
12. | ANSTABİL İNTERTROKANTERİK FEMUR KIRIKLARINDA DİMON - HUGSTON TEKNİĞİ VE DHS İLE OSTEOSENTEZ SONUÇLARI DIMON - HUGHSTON TECHNIQUE AND OSTEOSYNTHESIS WITH DHS FOR UNSTABLE TROCHANTERIC FRACTURES OF FEMUR Sedat Sezen, Fehmi KuyurtarSayfalar 128 - 131 Bu çalışmamızda Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı'nda 1995 - 1997 tarihleri arasında anstabil femur trokanter kırıklı 22 olguya Dimon - Hıtgston yöntemiyle açık redüksiyon internal tesbit uygulandı.Olgularımızın yaş ortalaması 67.6 yaş, ortalama takip süresi ise 12.6 ay idi. Hastaların değerlendirilmesi kliniğimizde uygulanan anatomik, radyolojik, ve klinik parametrelere göre yapıldı. Buna göre 18 olgu (% 81.8) iyi, 2 olgu (%9 orta ve 2 olgu (%9) kötü olarak değerlendirildi. Üç olguda (% 13.6) refraktür ve üç olguda ( % 13.6) varusta kaynama gözlendi. Hiç bir hastamızda aseptik nekroz ve çivinin başı delmesi gözlenmedi. |
13. | TRAVMA ŞİDDETİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ EVALUATION OF TRAUMA SEVERITY M Salih Arslan, A Şevki Karakayalı, Bülent Demirbaş, Tanju Acar, Raci AydınSayfalar 132 - 137 Travmaya yaklaşımdaki başarının değerlendirilebilmesi için yaralanma şiddetinin objektif ve kantitatif olarak saptanması gerekir. Bu çalışmada Ekim 1995 1996 tarihleri arasında Acil Yardım Hastanesi'ne başvuran 312 travma hastasının yaralanma şiddeti TRISS yöntemine göre ölçüldü ve yaşama olasılıkları hesaplandı. Sonuçlar Amerika'da Majör Travma Outcome Study grubunun elde ettiği sonuçlarla Z ve M istatistikleri kullanılarak karşılaştırıldı. Ayrıca matematiksel olarak beklenmeyen ölümler ve sağkalımlar ön-kartlarda gösterildi ve nedenleri incelendi. Çalışmaya dahil edilen 312 hastanın 31 tanesi kaybedildi ve bunların 7si beklenmeyen (yaşama olasılığı % 50'nin üzerinde) ölümlerdi. MTOS grubunun sonuçlarıyla çalışma grubunun sonuçları arasında Z ve M istatistikleri ile anlamı bir fark bulunamadı. |
14. | SUPERİOR MEZENTER ARTER PSÖDOANEVRİZMASI PSEUDOANEURYSM OF THE SUPERIOR MESENTERIC ARTERY Cemalettin Camcı, Haluk Demiryürek, Önder DemirbaşSayfalar 138 - 140 |
15. | AKUT APENDAJİT ACUTE APPENDAGITIS Cüneyt Kayaalp, Sezai Yılmaz, Mehmet Çağlıkülekçi, Vedat KırımlıoğluSayfalar 141 - 144 Akut apendajit nadir görülen bir akut karın nedenidir. Türkçe literatürde şu ana kadar tek vaka bildirimi tesbit edilebilmiştir. En sık akut apandisitle karışır. Burada 2 olgu sunulmuş ve tanı-tedavideki özellikler irdelenmiştir. Ayırıcı tanı çok önemli olmamakla birlikte kesin tanı için geniş eksplorasyon gerekmektedir. Apandisit ön tanısı ile operasyona alınıp da apendiksin normal bulunduğu vakalarda meckel divertikülü gibi apendiks epiploikalar da gözden geçirilmelidir. |
16. | KIL İLE OLUŞMUŞ PENİSİN TURNİKE YARALANMASI PENILE TOURNIQUET INJURY DUE TO COIL OF HAIR Hayrettin Şahin, M Kamuran Bircan, A Ferruh Akay, Abdullah GedikSayfalar 145 - 146 |