p-ISSN: 1306-696x | e-ISSN: 1307-7945

Hızlı Arama

Scopus CiteScore SCImago Journal & Country Rank
Dalak laserasyonları: Yönetim stratejileri ve klinik sonuçların retrospektif analizi [Ulus Travma Acil Cerrahi Derg]
Ulus Travma Acil Cerrahi Derg. 2025; 31(7): 644-650 | DOI: 10.14744/tjtes.2025.74616

Dalak laserasyonları: Yönetim stratejileri ve klinik sonuçların retrospektif analizi

Gürkan Değirmencioğlu, Deniz Kütük, Mehmet Hanifi Çanakcı, Muhammed Salih Süer, Ahmet Yiğit Kalelioğlu, Birkan Birben, Mustafa Özsoy
Ankara Etlik Şehir Hastanesi, Genel Cerrahi Kliniği, Ankara

AMAÇ: Dalak yaralanmaları, en sık görülen karın travmaları arasında yer alır ve cerrahi dışı tedavi (NOM) ile cerrahi müdahale arasında bir denge gerektirir. Karar verme süreci, hemodinamik stabilite, yaralanmanın şiddeti ve görüntüleme bulgularına bağlıdır. Bu çalışma, acil servisten genel cer-rahi birimine sevk edilen dalak rüptürlü hastalarda klinik sonuçları ve tedavi kararlarını etkileyen faktörleri değerlendirmektedir.
GEREÇ VE YÖNTEM: Haziran 2023 ile Şubat 2025 arasında dalak yaralanması tanısı alan 42 hasta üzerinde retrospektif bir kohort çalışması yapıldı. Hastalar, cerrahi dışı tedavi (n=29, %69.0) ve cerrahi tedavi (n=13, %31.0) gruplarına ayrıldı. Demografik özellikler, yaralanma mekanizmaları, hemodinamik durum, laboratuvar sonuçları, görüntüleme bulguları, transfüzyon ihtiyacı, hastanede kalış süresi ve mortalite oranları incelendi. İstatistiksel karşılaştırmalar, anlamlılık düzeyi p<0.05 olacak şekilde uygun testler kullanılarak yapıldı.
BULGULAR: Ortalama yaş 38.3±19.4 yıl olup, hastaların %76,2'si erkekti. Yaralanmaların en yaygın nedeni trafik kazaları (%47.6), bunu düşmeler (%21.4) ve penetran travmalar (%11.9) izledi. Cerrahi tedavi, bıçak yaralanmalarında (%15.4) ve ateşli silah yaralanmalarında (%7.7) daha sık uygulandı. Hemodinamik instabilite, cerrahi tedavi grubunda daha yaygındı (%30.8'e karşı %10.3, p=0.149). Cerrahi vakaların %76.9'unda splenektomi yapıldı (p=0.003). BT görüntülemede, cerrahi dışı tedavi grubunda en sık evre 1 yaralanmalar (%55.2) görülürken, cerrahi tedavi grubunda evre 2 yaralanmalar (%38.5) daha yaygındı (p=0.531). Cerrahi tedavi alan grupta daha fazla kan transfüzyonu gerekti (2.6±3.0 üniteye karşı 0.9±1.9 ünite, p=0.053) ve hastanede kalış süreleri daha uzundu (10.3±6.9 güne karşı 5.7±4.9 gün, p=0.042). Mortalite oranı düşüktü (%9.5) ve gruplar arasında anlamlı fark yoktu (p=0.819).
SONUÇ: Hemodinamik olarak stabil hastalarda tercih edilen yaklaşım cerrahi dışı tedavi (NOM) olup, bu yöntem olumlu klinik sonuçlar ve daha kısa hastanede kalış süreleri sağlamaktadır. Bununla birlikte, penetran travma ve hemodinamik instabilite cerrahi müdahale için güçlü belirteçlerdir. Dalak yaralanmalarında optimal tedavi stratejisinin belirlenmesi için erken risk sınıflandırması ve yakın takip kritik öneme sahiptir.

Anahtar Kelimeler: Dalak yaralanması, travma, cerrahi dışı tedavi, splenektomi, acil cerrahi

Splenic lacerations: a retrospective analysis of management strategies and clinical outcomes

Gürkan Değirmencioğlu, Deniz Kütük, Mehmet Hanifi Çanakcı, Muhammed Salih Süer, Ahmet Yiğit Kalelioğlu, Birkan Birben, Mustafa Özsoy
Department of General Surgery, Etlik State Hospital, Ankara-Türkiye

BACKGROUND: Splenic injuries are among the most frequently encountered conditions in abdominal trauma. In such cases, the treatment approach must be carefully determined based on the patient’s hemodynamic stability, the severity of the injury, and the presence of associated intra-abdominal pathologies, typically requiring a choice between non-operative management (NOM) and surgical intervention. The decision-making process is primarily guided by hemodynamic status, injury grade, and imaging findings. This study evaluates clinical outcomes and the factors influencing treatment decisions in patients with splenic rupture who were referred from the emergency department to the general surgery unit.
METHODS: A retrospective cohort study was conducted on 42 patients diagnosed with splenic injury between June 2023 and February 2025. Patients were divided into two groups: those who received NOM (n=29, 69.0%) and those who underwent operative management (OM) (n=13, 31.0%). Demographics, mechanisms of injury, hemodynamic status, laboratory results, imaging findings, transfusion requirements, length of hospital stay, and mortality rates were analyzed. Statistical comparisons were made using appropriate tests, with significance set at p<0.05.
RESULTS: The mean age of patients was 38.3±19.4 years, with 76.2% being male. The leading cause of injury was vehicular accidents (47.6%), followed by falls (21.4%) and penetrating trauma (11.9%). Operative management was more common in sharp object penetrating injuries (SOPI) (15.4%) and gunshot wounds (7.7%). Hemodynamic instability was more frequent in the OM group compared to the NOM group (30.8% vs. 10.3%, p=0.149). Splenectomy was performed in 76.9% of surgical cases (p=0.003). Computed tomography (CT) imaging revealed that Grade 1 injuries (55.2%) were predominant in the NOM group, while Grade 2 injuries (38.5%) were more common in the OM group (p=0.531). The OM group required more blood transfusions (2.6±3.0 units vs. 0.9±1.9 units, p=0.053) and had longer hospital stays (10.3±6.9 days vs. 5.7±4.9 days, p=0.042). Overall mortality was low (9.5%), with no significant difference between the groups (p=0.819).
CONCLUSION: Non-operative management is the preferred approach for hemodynamically stable patients, offering favorable outcomes and shorter hospital stays. However, penetrating trauma and hemodynamic instability are strong predictors for surgical intervention. Early risk stratification and close clinical monitoring are essential in determining the most appropriate treatment strategy for splenic injuries.

Keywords: Splenic injury, trauma, non-operative management, splenectomy, emergency surgery

Sorumlu Yazar: Gürkan Değirmencioğlu, Türkiye
Makale Dili: İngilizce
×
APA
NLM
AMA
MLA
Chicago
Kopyalandı!
ATIF KOPYALA