BACKGROUND: The purpose of this study is to compare biomechanical properties of suprapectineal (SP) plate fixation, in-frapectineal (IP) plate fixation, and both SP and IP plate fixation in anterior column posterior hemitransverse (ACPHT) fractures of the acetabulum using posterior and anterior column screws.
METHODS: In 21 hard plastic left hemipelvis models, ACPHT fractures of the acetabulum were created, and in three different fixa-tion groups, the methods were compared: Group 1: SP plating using a 3.5 mm reconstruction plate and cortical screw fixation, Group 2: İnfrapectineal plating using 3.5 mm reconstruction plate and cortical screws combined with posterior and anterior column screws, and Group 3: Combined fixation with SP and IP plating using 3.5 mm reconstruction plates and cortical screws. Maximum load to failure (strength) of these three groups was compared between groups.
RESULTS: The mean maximum load of failure for three groups was 2921 N, 2018 N, and 3658 N, respectively. When strength was compared considering the force that causing implant failure, it was determined that the strongest fixation was achieved when SP and IP fixation method were applied together, followed by SP only fixation and IP fixation supported by anterior and posterior column screws, respectively.
CONCLUSION: The combined application of SP and IP fixation provides the most stable fixation of the ACPHT acetabular frac-tures, and IP fixation does not provide comparable biomechanical stability despite reinforcement with three-column screws placed away from the plate. Although IP fixation supported by anterior and posterior column screws with the limited combined approach is less invasive approach for patients, SP fixation should be included in the surgical treatment method to ensure adequate stability.
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, asetabulumun anterior kolon posterior hemitransvers (AKPHT) kırık tipinin oluşturulduğu hemipelvis modelinde; arka ve ön kolon vidaları ile desteklenmiş infrapektineal tespit yöntemi, suprapektineal tespit yöntemi ve suprapektineal ile birlikte infrapektineal çift plak tespit yöntemlerinin biyomekanik olarak karşılaştırılmasıdır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmada poliüretan köpükten özel olarak üretilmiş 21 adet sol hemipelvis modelleri üç ayrı gruba ayrıldıktan sonra Leto-urnel-Judet sınıflandırmasına göre anterior kolon posterior hemitransvers asetabulum kırığı oluşturuldu. Grup 1; suprapektineal yerleşimli 3.5 mm rekonstrüksiyon plak/vida tespiti ve plak üzerinden iki adet arka kolon ve bir adet ön kolon vidası uygulaması, Grup 2; infrapektineal yerleşimli 3.5 mm rekonstrüksiyon plak/vida tespiti ve suprapektineal alandan serbest olarak uygulanan iki arka kolon ve bir ön kolon vidası uygulaması, Grup 3; suprapektineal ve infrapektineal yerleşimli 3.5 mm rekonstrüksiyon plak/vida tespiti ve suprapektineal plak üzerinden iki adet arka kolon ve bir adet ön kolon vidası uygulaması. Çalışma gruplarında uygulanan farklı tespit yöntemleri, biyomekanik olarak otomatik materyal test makinesi kullanılarak vertikal yüklenme altında dayanıklılık bakımından test edildi ve elde edilen sonuçlar istatistiksel olarak karşılaştırıldı.
BULGULAR: Tüm gruplarda, sırası ile implant yetmezliği gelişmesine neden olan ortalama maksimum kuvvet miktarı sırasıyla 2921 N, 2018 N ve 3658 N olarak belirlendi. İmplant yetmezliğine neden olan kuvvet göz önünde bulundurularak dayanıklılık karşılaştırıldığında, en dayanıklı tespitin suprapektineal ve infrapektineal tespit yönteminin birlikte uygulandığında sağlandığı, bunu sırasıyla suprapektineal tespit ve ön ve arka kolon vidaları ile destelenmiş infrapektineal tespit takip ettiği belirlendi.
TARTIŞMA: Bu çalışmada, asetabulumun AKPHT kırıklarında, suprapektineal ve infrapektineal tespit yönteminin birlikte uygulanmasının en stabil tespiti sağladığını, dayanıklılık açısından bunu suprapektineal tespitin takip ettiğini ve arka ve ön kolon vida uygulaması ile desteklenmiş infrapektineal tespit’in tek başına yetersiz olduğunu belirledik. Asetabulumun anterior kolon posterior hemitransvers kırıklarında limitli kombine yaklaşım ile uygulanan anterior ve posterior kolon vidaları ile desteklenmiş infrapektineal tespit hastalar için daha az invaziv olsa da yeterli stabiliteyi sağlamak için suprapektineal tespit, mutlaka cerrahi tedavi yöntemine dahil edilmelidir.